Sayın Gözde Dalan,

7.3.2007 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, önemli olan yaşadığımız olaylardan ders alabilmek. Bu dersi alabilenlere ne mutlu. Hayatta hepimizin hataları oluyor. Hiçbirimiz, ama hiçbirimiz hatadan, kusurdan, noksandan, günahtan uzak değiliz. Ama önemli olan ana ilke olarak hep daha iyiye, daha güzele, mükemmele doğru gidebilmek. Her günü bir önceki güne göre daha başarılı olabilmesi. Yüce Peygamberimiz “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır” buyuruyor. Bizler de son nefesimizi verinceye kadar hep daha ileriye gidebilmek için çırpınacağız. Bu yol, şeref, zafer yolu. Ölmek var, dönmek yok.

Çok değerli yavrum, önemli olan sadece okumak, sadece öğrenmek değil, önemli olan öğrendiklerimizi uygulayabilmek, hayata geçirebilmek. Bunu yapmadıktan sonra büyükelçinin hanımından ne farkımız kalır? Şu öğrenmek lüksümüzü, fantemizi biraz da uygulamaya çevirebilsek ne olur?

Egzistansiyalizmin kurucularından biri olan Sören Kirkegard, asil bir ailenin tek evladı idi. Liseyi birincilikle bitirmiş, ilahiyat fakültesine girmişti. Orayı da birincilikle bitirdi. Kendisini başkente bir kilisenin papazlığına atadılar. Bir süre görev yaptı. Sonra düşündü, benim yaptığım ne? Bir hafta kitap okuyor, sonra Pazar günleri gidip papağan gibi okuduklarımı tekrarlıyorum. İyi ama bunlardan bana ne? İç dünyama hiçbir faydası olmuyor ki. Sadece papağanlık yapıyorum”. Bir dilekçe yazdı, istifa etti. Köşesine çekildi. Hayatına bir anlam aramaya başladı. İşte egistansiyalizm bu araştırmaların sonuda ortaya çıktı. Ne olur bizler de artık hayatı, varoluşu irdelemeye başlasak kimiz, neyiz, nereden geldik, nereye gidiyoruz, niçin yaşıyoruz, yaşamkataki amacımız ne? Nasıl bir hayat yaşayalım ki sonunda pişman olmayalım.mesele burada yavrum. Kitap yazmak kolay, kitap okumak da kolay. Asıl mesele o kitapta yazılanları, Kur’anı uygulayabilmek. İşte kitap, işte meydan. Hayat bizi bekliyor.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :