.
Çocukluğumdan beri, rastladığım bazı insanlar ve olaylar üzerinde bazen aylarca, bazen yıllarca düşündüğüm oldu. Meselâ sohbetlerimde ta küçüklüğümde yaşadığım bazı olayları tekrar tekrar anlattığım oluyor. Bunu öylesine lâf olsun diye mi yapıyorum: Onların içinde öyle büyük hayat dersleri oluyor ki, onları ortaya koyabilmek için tabi ki. Meselâ bir örnek vereyim. Benim çocukluğumda mahallemizde oturan Hüseyin Caka adında bir adam vardı. Varlıklı da biriydi. Otel ve kahve işletirdi. Bir gün otele gelen bazı milletvekillerinin konuşmalarından o gece şekere çok fâhiş bir fiyat artışı geleceğini duyuyor. Hemen gidip ne kadar serveti varsa, tanıdıklarından borç paralar da alarak şekere yatırıyor. Hakikaten de o gece yarısı şekerin fiyatı neredeyse yirmi kat artıyor. Tabi adam sabaha büyük bir servetin sahibi olarak uyanıyor. Ama bir süre sonra Hüseyin Caka yavaş yavaş değişmeye başlıyor. Bir gün eve geliyor, ablasının yanına ailesinin yanında imkân bulamadığı için okumaya gelen yeğenini evde yalnız görünce sarkıntılık etmeye kalkıyor. Kız yalvarıyor, ben buraya okumaya geldim, bana kıyma dese de üzerine yürümeye devam edince, kız orada açık bulduğu bir pencereden kendisini üçüncü kattan aşağıya atıyor. Bütün kemikleri kırılıyor kızın. Ancak diyorlar, yurtdışında bir cerrah var, bu kızı o ayağa kaldırabilir. Hüseyin Caka bunun üzerine kızı alıp yurtdışına götürüyor. Doktor birer birer o kemikleri birbirine kaynatacak ameliyatlar yapıyor. Yapıyor yapmasına ama kız iyileştiği zaman ellerinde bir kuruş paraları kalmıyor. Öylece geri dönüyorlar. Ve inanır mısın yavrum, ben o mal, mülk, servet sahibi Hüseyin Caka’yı amelelik yaparken gördüm sonra. Bu olay olduğu zaman ben henüz dört veya beş yaşlarındaydım. Olaydan üç, dört gün sonra mahallede herkes unuttu gitti, hatırlamadı bile. Amaan işte sıradan bir vaka dediler. Ama ben unutmadım. O adamın derdi farzedelim ille bir kadınla beraber olmak olsa, bunu bu işi meslek edinen başka kadınlar vardı mahallede, onlara da gidebilirdi. Ama neydi o adamı böyle bir hareketi yapmaya sevk eden, niye o kadar gözü dönmüştü karşıdaki yeğeni olduğu halde, bunları hep uzun uzun düşündüm, buradaki hikmeti anlamaya çalıştım. Ve o çocuk halimle ellerimi açıp dua ettim, Allah’ım dedim, ne olur beni zengin etme!