.
Saygıdeğer büyüğüm hürmetle ellerinizden öperim. Benim sorum şu bize yaşamın sıkıntılarına sabretmemiz için sağlıklı mutlu karakterli kişilerden olmamız için manevi hayatımıza yararlı öğütlerinizden istifade etmek istiyorum. Allah'a emanet olun saygılarımla
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Sibel Karadağ,
Kıymetli yavrum, önce bu dünyaya zevk, safa için değil, keyif çatmak için değil, göbek atmak için değil sadece imtihanlardan geçe geçe yontulmak, hamlıktan kurtulmak, adam olmak için geldiğimizi düşünürsek mesele yarı yarıya halledilmiş olur. Bu gün bazı yayın organlarından yayılan iğrenç felsefenin tam aksi yani. İki çocuk okulda namaz kıldı diye kıyametler koparanların, topyekun felakete sürüklenen, sigaranın, içkinin, uyuşturucunun, sapık ilişkilerin öncülüğü ile uçuruma sürüklenen zavallı, bedbaht çocuklarımızı bir kahraman ilan etmedikleri kalıyor. İşte “bu ahval ve şerait içinde” yapılacak şey önce kendi ruh, akıl ve beden sağlılığımızı korumak olacak. Biz, iç ve dış şer mihraklarının gösterdiği yoldan gitmeyeceğiz. İnanç, bilim, güzel sanatlar ve pozitif düşünce ana rehberimiz olacak. İnanacağız, inandığımız gibi yaşayacağız. Birbirimize sabrı ve Hakkı tavsiye edeceğiz. İki günümüz birbirine eşit olmayacak. Ya hayır konuşacağız, hayır düşüneceğiz, ya da hayır söyleyecek bir şey yoksa sükut edeceğiz. Ama bu sükutumuz vekarlı olacak, efendice olacak. Edep, haya, iffet, dürüstlük ve tevazu içinde günlerimizi geçireceğiz. Tevhidi düşünceyi günlük hayat içinde yaşayacağız. Yani, madde ile manayı, ruh ile bedeni, ilim ile dini, dünya ile ahireti Muhammedi bir aşkla bir araya getirip senteze ulaşacağız. Çalışmamızdan yorulduğumuz zaman başka bir meşguliyetle ilgileneceğiz. Yirminci yüzyılın en büyük zekalarından Einstein, günlük çalışmalarında yorulduğu zaman piyano çalarak dinlenirmiş. Boş bir anımız bile geçmeyecek. Kendi zamanlarına hükmedemeyenler içinde yaşadıkları şartların kölesi olurlar. Kendimize negatifi değil, pozitifi örnek alacağız. İdealsiz, meselesiz, yüreksiz, başıboş insanlarla arkadaşlık yapmayacağız. Bileceğiz ki zafer, zafer benimdir diyenlerin olacak, önemli olan hayattaki olaylar değil, o olaylar karşısında bizim takındığımız tavır olacak. İyiyi, doğruyu ve güzeli sözler ile değil, fiilleriyle yaşayanlara uyacağız. Mümkün olduğu kadar kavgadan, münakaşadan, tartışmaktan uzak yaşayacağız. Onlar, aptal, gerizekalı, ruhsuz ve köksüz insanların işidir. Bugüne kadar hayat yolunda münakaşadan kimse birşey kazanmadı. İsteyen, istediğini söyleyebilir, yazabilir. Bize ne bunlardan? Bu gibi bir durumla karşılaşacağımız zaman düşüncemiz şu olacak: “Ben inanmam, sizin inandıklarınıza, siz de inanmazsınız beni inandıklarıma. Benim inancım bana, sizin inancınız size”. O zaman göreceğiz ki ortada hiçbir mesele kalmamış. Bizim çan çan çene çalarak kaybedecek zamanımız yok. Her anımızı daha iyiye, daha güzele, mükemmele gitmek için müspet olarak kullanmak zorundayız. Hayat geriye adım atmaz. İlerleyemediğimiz zaman, yerimizde saydığımız zaman sadece gerileriz. Bu nedenle gecemizi, gündüzümüzü çok dikkatli kullanmak, değerlendirmek durumundayız. Ağzımızdan bir kelime de olsa negatif bir söz çıkmasın. Hep müspet, daima müspet düşünelim, konuşalım ve yazalım. Ve bir gün bu hayattan ayrılmak zamanı gelince
“İşte biz böyle yaşadık kardeşim, sizden ne haber?” diyebilelim.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.