Vaktiyle Hz. Yusuf’a eziyet eden insanlara biz de dahiliz. Biz de kendi gönlümüze, nefsanî azgınlıklarımızla eziyet ediyor, gönlümüzdeki çiçeklerin gün ışığına çıkmasına imkân vermiyoruz. Nefsine ağır gelen durumlara katlanamayan insanlar hiçbir zaman tekâmül edemezler. Hz. Ali “Ben Rabbimi arzularımın olmaması ile bildim” diyor. Bugün bizi üzen bazı durumların yarın bize huzur, mutluluk getirmeyeceği ne mâlûm? Bütünün parçalarından birini görmemiz bizi onun hakkında yanıltabilir. Şüphe yok ki, Allah insanlara hiçbir surette zulmetmez. Fakat, insanlar kendi kendine zulmederler. Hiç kimsenin hayatı tek bir çizgi üzerinde gitmez, sevinçler paylaşılınca çoğalır. Acılar paylaşılınca azalır. Varlığınız ile çevrenizdeki insanlar da varlıklı olsun. Bir selâmınız, bir hatır sormanız bile, onların içinde güller açtırsın. İnsan kalbinin kapısı dışardan değil, ancak içerden açılabilir. Sevgi sevgiyi, kin kini doğurur. Gerçekten seven insan her an ayrı bir sevincin içindedir. Sabır acıdır ama meyvesi güzeldir. Zarafet insanı karşı konulmaz yapar. Bir kimseye şer olarak bir müslüman kardeşini küçümsemesi yeter. Pay edemediğiniz ne? Bu kısa yolculukta yol arkadaşıyız hepimiz. Gerçeği, insanların ölçüsü ile değil, insanları gerçeğin ölçüsü ile tanımalıyız. Çocukluğunda ne düşünürse, yaşlılığında da ona ulaşır insan. Kini kinle değil, sevgi ile temizleyiniz, insanların çoğu şükretmenin sadece zannı içinde yaşarlar. Gerçekte şükretmesini bilenler huzur ve sükûn içindedirler. O ne güzel bir hâldir. İnsan şükür kapısından geçmeden sabırda da yücelemez. Bugünkü ahvâle şükür, yarınki hamlenin gücü olur.