Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Anı yaşayabilmek ne güzeldir .
Gönderen : Miray Asyalı
Tarih : 12/15/2016 10:31:01 PM


.


Merhaba Efendim


Yeniden sevgi ve dostluk kapınızı çalıyorum.


Hayat çok kısa, o kadar kısa ki ancak zaman geçtiğinde anlıyoruz bunu.


Keşke bizler de diyebilsek Özdemir Asaf gibi;


Daha doymamışız yaşamasına,
Günlerimiz dün bir, bugün iki,
Sakın bir şey bırakma yarına,
Yarın yok ki...


Tıpkı kelebekler gibi sadece bir gün için hayatın muhteşemliğini yaşamak...


Ne için yaşadığını bilerek ve yaşatanı düşünerek...



Hasta bir insanın önüne dünyanın en lezzetli yiyeceklerini getirseniz bundan bir zevk ve tat alabilir mi?


Biz de ruhsal olarak hastalıklardan kurtulamadığımız sürece yaşamın güzelliklerinden zevk alamayız.



Hayatda savaşlar,cinayetler,adaletsizlikler, kötülükler var ancak insanların çektiği acıların çok büyük bir kısmı bunlardan değil endişelerden,korkulardan,ihtiraslardan, kendini beğenmekten, şükürsüzlükten,bencillikten kaynaklanıyor.


İçimizdeki hastalıklardan kurtulursak hayatın ziyafet sofrası bizlere de sonuna kadar açık. Tıpkı Ümit Yaşar'ın dizelerinde gibi;



Bak! İste gizleri yaşamın, işte mutluluk
Gülümsüyor bir kapı aralığından
Ellerimizi uzatsak tutabiliriz belki
Şimdi ya da hiç bir zaman



En içten sevgi ve saygılarımla.


Miray Asyalı


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın Miray Asyalı,


Kıymetli yavrum, bir şiir kadar güzel, muhteşem mailini zevkle, heyecanla okudum. Hele, Özdemir Asaf’ın şiirine bayıldım. Rahmetli şair kısacık şiirinde ânı yaşamanın önemini ne güzel belirtiyor. İnsanların yaptığı çağlar boyunca hep ertelemek, hep ertelemek. Kimi kandırıyoruz acaba? Behçet Necatigil bir şiirinde



“Sevgileri yarınlara bıraktınız”



Der. İyi güzel ama yarına çıkacağımız ne malum. Elimizde senet mi var? Peygamber Efendimiz bir Hadis-i Şerifinde “Bir kimseyi sevdiğiniz zaman onu söyleyin” buyuruyor. “Yarınlara bırakmayınız. Yarın, ikinizden biri için çok geç olabilir”. Anı yaşamak ne güzeldir. Araplar, anını yaşayan insanlar “İbn-ül vakt” zamanın çocuğu derler. İnsan hayatında ne dün var, ne de yarın. Dün, acı, tatlı, geçip gitmiş. Geri döndüremeyiz ki. Yarın ise meçhul. Kimse yarın sabaha çıkacağını bilemiyor. Geriye ne kalıyor? Yaşanılan an. Onu, en güzel şekilde doldurabilenlere ne mutlu. Hiçbir hayat baştan sona mutluluklarla dolu değildir. Yaşanan mutlu anlar vardır. Önemli olan onların saysını artırabilmek, çoğaltabilmek. İşte o zaman yaşamak renk dolu, ışık dolu, güzellik dolu, aşk dolu oluyor. İşte o zaman varoluşumuzun bilincine varıyoruz. İşte o zaman



“Sevmek, devam eden en güzel huyum”



diyoruz. İşte o zaman



“Seviyoruz, seviliyoruz, güzelliğimiz bu yüzden”



diyoruz. Farkında olabilmek ne güzel. Hepimiz sonsuz güzellikleriçinde yaşıyoruz ama bunun farkında olabilen ne kadar az insan var. Oysa, bizim en büyük görevlerimizden biri de bu güzellikleri görebilmek, duyumsayabilmek, özümleyebilmek değil mi? Onları kendimize katabilmek, kendimizi güzelleştirebilmek değil mi? Ama ne yazık ki nefsaniyetten doğan gaflet buna engel oluyor. Ve o zaman Aşık Veysel feryad ediyor:



“Yumma gözün kör gibi”



diyor. Bizim gençlik yıllarımızda Liz Taylor dünyanın en güzel kadınıydı. Gerçekten, inanılmayacak kadar güzeldi. Sekiz kere evlendi. Ama o adamların hiçbiri Liz’in güzelliğini göremedi. Gözlerini yumdular, kimi kendini içkiye, kimi kumara, kimi uyuşturucuya verdi. Ve o muhteşem güzellik, açılamayan bir zarf gibi kendi başına kaldı.


Herhalde gerek ailelerin, gerek okulların çocuklarına verecekleri en önemli eğitim estetik eğitimi olmalı. Ondan mahrum insanlar sadece yaratık olarak geliyorlar, yine yaratık olarak gidiyorlar. Ne acı değil mi? Bunca çıldırtıcı güzelliğin ortasında herşeye gözlerini kapayıp bir kör gibi gitmek. Allah kimseyi bu duruma düşürmesin. Sevgi içinde yaşayalım, sevgi içinde göçelim. Yunus Emre



“Bu dünya bir gelindir, kızıl, yeşil giyinmiş


İnsan yeni geline bakıbanı doyamaz”



Dediği gibi son nefesimize kadar doğa güzellikleri, san’at güzelliklerini, insan güzelliklerini içimize sindirmeye, özümlemeye çalışalım. Ve biz de Yunus gibi



“Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz”



diyelim. Kıymetli yavrum, yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.



Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]