Hayırlı bir gün duasıyla başta size ve gönül dostlarına ve tüm evrene.
Efendim,
Bu yazıma "ertesi gün "diye başlamak isterim. Dün yazdığım maile biliyorum cevap yazacaksınız ama inşallah buna da yazacaksınız.Bu yazıda dünkü ruh halim yok. Uyandığımda içimde tam olarak adlandıramadığım bir şey var. Halbuki dün mutlu olduğum anlardan bahsetmiştim. Bu hal ne üzerimde. Sizin "yaşama sevinciyle uyutulmuyor keder" cümlesi dökülüyor dilimden.Mutluluk satın alınamıyor diyorum bugünde.Yoksa sürekli mutluluk yok sadece anlar var .mı bu halin cevabı? Son zamanlarda kendime çok severek aldığım bir kıyafet, çok severek yediğim yemek, çok severek gittiğim yer v.s. bana sonradan boş geliyor. Nankörlük değil bu ve bu duygudan Allah'a sığınırım.Temiz ama tek olduğu için yamalı bir elbise kirlendikçe yıkayıp kurutup giysem, yer sofrasında sade kaplar içinde temiz ama yalın yemek yesem, dağlara çıksam yükseklere orda sadece tefekkür etsem ,tesbih etsem başka bir deyişle yaşama dahlim olmasa sadece ama sadece akışa bıraksam kendimi diyorum sürekli mutluluğu bulmuş olurmuyum? Elhmadilllah diyerek bana verilenlere ve verilmeyenlere şükrederek ve de kadere inanan birisi olarak yaşamama rağmen bu hal neyin nesi? Teslimiyet eksikliği mi ?Yaptıklarımın, yediklerimin, giydiklerimin, dediklerimin, yazdıklarımın hesabını nasıl vereceğim korkusu mu? "Biz sorumluluğu dağlara taşlara verdik yüklenemediler de sadece insan yüklenebildi" ayeti geliyor aklıma. Yoksa bu sorumluluğun ağırlığı mı? Gazetelerde, televizyonda, komşumuzda, sokakta gördüğümüz acımasızlıkların, haksızlıkların , kirletilen zamanın izdüşümleri mi? Kısacası bir korku var efendim. Ümit te var öbür yanda. Ama en çok korku var. Bu iki duygu dengede olur mu hiç? Yoksa bir taraf hep ağır mı basar.?Bugün omuzlarımda tonlarca yükle kalktım yataktan. Siz kıymetli büyüğümden yardım istiyorum. İnşallah kendimi ifade edebilimişimdir. Sadece okumakla olmuyor dersiniz ya. Bilgim yetersiz kalıyor kendimi toplamama.
"Kuluna eza etmez Hüdası, Kulun çektiği kendi cezası "nı da mırıldanıyorum.
Yazdıklarımı dönüp bir daha okudumda ne kadar çok soru sorduğu mu farkettim. Ama azaltamadım. Özür diliyorum. Bu karmaşık ruh halimi başka türlü anlatamazdım. Dengeye gelmeme yardımcı olacağınızı biliyorum.
Sonsuz teşekkür ve hürmetlerimle.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Güzellik kainatın altın anahtardır Yazan Hatice Hakeri
Cvp: Güzellik kainatın altın anahtardır Yazan Sabri Tandoğan