Yirmi yıldır televizyonlarda konuşmalar yapıyorum. Kırk yıldır konferanslar veriyorum, daha bir kere ne on para aldım, ne on para teklif ettim. Bunlar Allah rızası için olursa bir kıymeti var. Hatta geliş-gidiş taksi paralarını bile cebimden veriyorum. Bir iş ya para kazanma amacıyla olur, ya Allah rızasını kazanma amacıyla. Bu işi ticarete dökenler alçaktır, namussuzdur, şerefsizdir. Onların sadece zararları vardır. Onların kim olduğunu bakışlarından anlayabilirsiniz. Onların bakışları hain, sahtekar, hin oğlu hindir. Ben isim vermiyorum. Allah rızası için ekranlara bakın, onların kim olduğunu anlarsınız.
Ama bunlar bizi ne ilgilendirir? Bizim Allah’ımız var, Peygamberimiz var. Daha beş yaşındaydım. Bir gün edebiyat öğretmeni olan rahmetli annem, elinde bir defter kalemle eve geldi. Bana doğru yöneldi, “Masaya otur oğlum” dedi. “Şimdi yaz.” Defterimi Besmeleyle açtım, yazmaya başladım:
“Oğlum, Allah’ın ve Peygamberin inan dediklerinden başka hiç kimseye, hiçbir şeye inanma.”
Aradan yetmiş yıl geçti. Her gün annemin bu sözünü okudum. Bana ışık tuttu. Hayatıma renk verdi, ışık verdi, güzellik verdi.
Bize ne başkalarından? İsteyen istediğini yazar, isteyen istediğini söyler. Biz yanlız kalbimizi, gözlerimizi, ruhumuzu Allah’ın ve Peygamberin söylediklerine dikeceğiz. Gerisi hikaye.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhlarına Fatihalarla...