.
Muhterem Hocam;
Ben bir sorunumu dile getirmek ve sizin tavsiyelerinizle en doğru olan yolda yürümek istiyorum.Hocam ben bir kurumda çalışıyorum.Daha önce çalıştığım şehirde bir takım sıkıntılar yaşadığım sırada sürpriz bir gelişmeyle 2009 yılının ocak ayında beni kendiliğinden merkeze aldılar.Çalışmalarımı ve insanları karşılama sanatımı beğenmişler sanırım.Benim gibi merkeze çağırılan birkaç kişi daha olmuş.ama onlar benden bir sene önce merkeze gelmişler.aynı ortamda- büro tipi bir yerde, seçilerek gelen 6 kişi olarak çalışmaktayız. Sabri hocam, 4-5 ay kadar merkezde çalışmaya devam ederken tabii bazı şeyler insanın canını sıkmaya başlıyor. Belkide çok hassas bir yapıya sahip olduğum için midir bilemiyorum benden bir sene önce gelmiş bir bayan şahsın, oranın idare müdürü gibi davranması , herkesi yönlendirmeye çalışması ,hep beraber bir yerlerde oturulacaksa ben şöyle bir yer biliyorum diyerek atlayıp, yer organizasyonunun o bayan tarafından yapılması bir yere gidip oturulduğunda insanları ne yiyebilecekleri konusunda yönlendirmesi, daha önce aynı ortamda çalışmış olduğumuz ve insanları her fırsatta ben biliyorum edasıyla sindirmeye çalışan K.isminde şahısla görüşerek tayini çıkmış bu K şahsına ortam ve bizim hakkımızda rapor vermesi, birisi beni bir konuda beğense yukardan yukardan bakması, beni görmeye gelen insanların olması durumunda durumu alaya alması, birisiyle tartışsam o kişiyle çok samimi olmasa bile o şahısa destek vermesi, ''toplantıda bende konuştum dediğimde'' hırsından çatlamış bir insan gibi hemen bana ne konuştun diye sorması, adeta K.şahsı gitti artık onun yerine ben varım gibi hareket etmesi. Sabri Hocam belki bana kızacaksınız, ben mi büyütüyorum bilemiyorum ama yemekte bölüm müdürümle otururken'' ben merkeze bağlı ofislerde zaman zaman görev almak istiyorum dedim, Müdürüm de seni bir türlü ısındıramadık sanırım dedi. Niye kendini dışarılara atıyorsun dedi .Bir açıklama yapamadım. Sadece bilgi anlamında eksik hissediyorum kendimi onun için ofislerde çalışmak istiyorum dedim. Sabri Hocam,size anlattığım bu şeyleri söyleyemezdim. Hoş olmazdı. Benmi kıskancım diye kendimi sorguluyorum. ama herşeyin o kişi tarafından yapılmaya çalışılması .... madem bir ekip çalışması var herkesin görüşünün alınması gerekmez mi hocam.Görev paylaşımı yapılıyor ama o bayan şahıs ben yaparım deyip atlıyor ve sen şu kişiyle ben bu kişiyle diye hemen ayırımı yapıyor. Müdürümüz o esnada bir erkek bir bayan olsun diye görev paylaşımı yapın diyor ve bayan şahıs bayanla bayan olmasını ben zaten istemem diyor.
Diğer arkadaşlardan ben başka ofiste çalışırken telefon açıp bişey istiyorum cevabı daha gelmedi diye tersleniyorum ama o şahıs başka bir ofiste çalıştığı zaman bilgi istese hemen anında gönderiyorlar. Hocam böyle yapmacık insan ilişkilerinin böyle kıskançlık hasetlik duygularının olduğu yerlerde hayat sürmek gerçekten mücadele gerektiriyor. inanın hocam ''kendim için ya ben nasıl bir insanım diyorum. Sen büyütüyosun kendi kendine diyorum''. Ama içimdeki his o şahıstan beni hep itiyor. Elimden geldiğince dua okumaya çalışıyorum. Ofisler bazen elemana ihtiyaç duyduklarında müdürümüz kimi göndereyim diyor çoğu ofis güleç yüzlü olduğum için beni söyleyince bu da ortama yansıyınca kızın canı sıkılıyor. Sabri Hocam deli gönül çek git buralardan diyor ama o gittiğim yerde de aynı şey olacak muhakkak.... Yani aman kimse laf söz etmesin diye sesimi çıkaramıyorum. ortamda kıskançlık olmasın güzellik olsun diye her denene evet diyorum, O şahsın dediklerine bile. Değerli hocam belki çok büyüttüm biliyorum ama ya ben kıskancım yada karşımdaki. bu durumda bana önerileriniz ne olur?Ellerinizden öpüyor ve her daim sizin ve eşiniz için dua ediyorum. Saygılarımla...
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın C.r.,
Kıymetli yavrum, mesele şurada: Darılma, gücenme, sen henüz hayatı ve insanları tanımıyorsun. O anlattığın olay dünyanın her yerinde her zaman olan, görülen, yaşanan bir durum. Hayat böyle başlamış, böyle bitecek. Çünkü insanlar her şeyin tahsilini yapıyor ama nefis terbiyesi insanlara verilmiyor. Birçok insan bilmeyerek firavunluk taslıyor. Mısri Niyazi Hazretleri diyor ki:
“Ben sanırdım halk içinde hiç bana yar kalmamış
Ben, beni terk eyledim, gördüm ki ağyar kalmamış.”
Değerli yavrum, o hanımın gidilecek yerden yenilecek yemeklere kadar seçmesi sadece onun zavallılığını, çaresizliğini ve korkunç bir şekilde nefsaniyetini gösterir. Eğer sen bunlara bozuluyorsan hiç şüphen olmasın sen de nefsaniyetinle beraber yaşıyorsun. Hiç bir şekilde sana hayatı tanıtan, insanları öğreten, efendice yaşamanın ne menem bir şey olduğunu öğreten kimse olmamış. Sen, ona içinden bozulmasan, onun hareketleri seni rahatsız etmese, onu olduğu gibi kabul etsen bir süre sonra o senin kişiliğin karşısında teslim olur, erir gider. Ama sen kafandan çıkan elektrikle kin dolu, nefret dolu bakışlarınla onun egosunu büsbütün besliyorsun. Lütfen Mısri Niyazi Hazretleri’nin mısralarını günde en az kırk kere oku. Hayatın bütün sırrı o iki mısrada. Göreceksin, o zaman sen de Sabri Tandoğan gibi gördüğü bütün sevgisizliklere, bütün yanlış anlaşılmalara rağmen “Allah’ım, Allah’ım, acaba yeryüzünde benden mutlu bir insan var mı?” diyeceksin ve hayatın güzelliklerini yudum yudum içeceksin.
İşte böyle yavrum. O kadına karşı negatif duygular besleme. O zavallı bir insan. Böyle hareketler yapmakla egosunu tamin etmeye çalışıyor. Ama tıpkı susadıkça tuz yalayan insanlar gibi mutsuzluğu büsbütün artıyor. O bir zavallı. Ona acı, ona merhamet et, ona dualar et.
Sevgili yavrum, diyeceklerim bu kadar. Yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhlarına Fatihalarla...