Hürmetle ellerinizden öpüyorum.Hayır dualarınızı eksik etmeyin.Allah a emanet olun.Hoşçakalın...
***
Brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı.Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı.Tırmanacakları yere vardıklarında ,neredeyse duvar gibi dik,büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına...
Tüm korkularına rağmen ,Brenda azimliydi.Emniyet kemerini taktı,ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı.Bir süre tırmandıktan sonra nefeslenebileceği bir oyuk buldu.Orada asılı dururken ,gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi.Aniden boşalan ip hızlaBrenda nın gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu.Lens çok küçüktü ve bulunması nerdeyse imkansızdı.Lens yamacın ortasında biryerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu.Ümitsizlik içinde Brenda lensini bulabilmesi için Allah a dua edebilirdi yalnızca ...
İçten içe düşünüp dua etmeye başladı."Allah ım! Sen bu andaburadaki tüm dağları görürsün.Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi,benim lensimin yerinide biliyorsun.Onu bulmama yardım et."Patikilardan yürüyerek aşağı indiler.Aşağı indiklerinde tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler.İçlerinden biri "Aranızda lens kaybeden var mı?" diye bağırdı.
Brenda nın sonradan öğrendiğine göre ,lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavaşça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmişti.
Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babsına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek ,karıncanın üzerindeki baloncuğa şunları yazacaktı:"Allah' ım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilmiyorum.Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamacağım kadar ağır.Ama istediğin sadece bunu taşımamsa,senin için taşıyacağım..."
"BU YÜKÜ NİYE TAŞIYORUM" demeyin.
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Reyhan Kaya,
Kıymetli yavrum, inanılmaz güzellikteki mailin için çok teşekkürler. Okuyunca ne düşündüm biliyor musun, keşke imkanım olsa da yedi milyar insan kardeşime bu maili gönderebilsem, ondaki akıl almaz ihtişamla yüz yüze getirebilsem.
Hepimizin bu mailden alacağı ders, öğreneceği bilgiler var. Yeter ki alıcı ile verici arasında bir rezonans olsun. İki taraf da güzelliğe susayıcı, hakikat aşığı olsun. Demek ki şartlar ne olursa olsun ümidimizi kaybetmemek gerekiyor. Madem ki Allah insana şah damarından daha yakın, o halde korku niçin, ümitsizlik niçin, karamsarlık niçin? Madem ki inanıyoruz, madem ki ne yana bakarsak bakalım Allah’ın vechi orada, hiç umulmayan bir zamanda, hiç umulmayan bir yerde Allah imdadımıza yetişiveriyor. O zaman yapılacak iş nedir? Aşkla, ihlasla Allah’ın ipine sarılmak, O’nun yardımıyla huzuru, mutluluğu ve güzelliği yakalamak. Dünya hayatını İslami edep, incelik ve zarafet içinde yaşayanlar, ahirette de aynı güzellikleri kucaklayacaklar. Yeter ki her anımızı iyinin, güzelin, doğrunun, asil, büyük ve yüce olanın yanında geçirelim. İşte hayat karşımızda olanca imkanlarıyla, olanca güzellikleriyle bize haydi diyor, haydi gel. Kıymetli yavrum, yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Makamı Âli Olsun.