Sayın “Kardan Adam”,
11.3.2007 tarihli mailinizi aldım.
Efendim, ben şahsen münakaşayı sevmem. Münakaşadan hiç hoşlanmam, tartışmadan hiç hoşlanmam. Bir kimse Mevlana’ya gider, “Efendim, der, ben bir kitap yazdım. Allah’ın varlığını binbir delille ispat ediyorum. Onun bir nüshasını size getirdim”. Mevlana, “Ah, kardeşim der, boşuna zahmet çekmişsin, demek ki senin Allah’ın varlığı hakkında binbir şüphen varmış”.
Efendim, siz, çok değerli, çok kıymetli, okyanuslar gibi ilmi olan bir kimsesiniz. Ben, basit, cahil, kıt akıllı bir kimseyim. Türkiye’nin şu durumunda artık tarihteki kanayan yaraları deşmenin hiçbir faydası olacağına inanmıyorum. Bizim şu anda birazcık da olsa sevgiye, saygıya, edebe, inceliğe, şefkate ihtiyacımız var. En azından ben öyleyim. Öyle günlerim oluyor ki bazan pencereye konan bir sinekten bile yakınlık bekliyorum. İçim cayır cayır yanıyor, gözlerim her an yaşla dolu. Ve ben kesinlikle entel-dantel bir müslüman olmak istemiyorum. Hazret-i Ömer’in anlattığı gece kumların üstüne oturup yıldızlara bakarak gözyaşı döken, Allah’dan af dileyen, bağışlanma bekleyen cahil bir çöl kadını gibi olmak istiyorum. Yıllar yılı entel-dantel müslümanlardan bıktım, usandım artık. Onların entellikleri de, dantellikleri de, ukala ukala bilgiçlik taslamaları da beni ürkütüyor, rahatsız ediyor, tedirgin ediyor.
Ne dediğini cahilliği yüzünden, ifade zaafı yüzünden anlatamayan insanların ıstırabı içinde kahroluyorum. Bütün bunları benim cahilliğime verin, kusuruma bakmayın. Hürmetle ellerinizden öpüyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Ateşin üstüne benzinle gidilmez Yazan Kardan Adam
Cvp: Ateşin üstüne benzinle gidilmez Yazan Sabri Tandoğan