Düşündüm, “Ya Rabbi ne diyeyim, bana yardım et!” dedim. Birden aklıma bir fikir geldi. Dedim ki, “Bak kardeşim, şimdi giyin, hemen dışarı çık. Yakın bir yerden bir kolonya al, yahut bir çiçek yaptır, en yakın hastaneye git. Oradaki nöbetçi memura dersin ki, ‘Kardeşim burada hiç ziyaretçisi olmayan bir hasta var mı?’ İşte filan katta filan numaralı hasta. Git onu ziyaret et, halini, hatırını sor, gönlünü al.” dedim.
Çiçek yaptırmış, gitmiş. Kapıyı vurmuş, girmiş içeriye. Yaşlı bir hanım, güler yüzle karşılamış. “Merhaba, nasılsın, iyi misin?” falan. Biraz konuşmuşlar sohbet etmişler, sonra “Bana müsaade efendim.” demiş. “Güle güle yavrum.” demiş yaşlı hanım. “Gelecek hafta, gene gelmemi ister misiniz?” diye sormuş. Demiş ki yaşlı kadın, “Yavrum geldin, beni ziyaret ettin, ben burada aylardır yatıyorum kimsem yok. Arayanım yok, soranım yok. Çok teşekkür ederim, beni o kadar mutlu ettin ki, lütfen” demiş “gelecek hafta da başka, ziyaretçisi olmayan bir hastaya git, onu mutlu et.” “Onun üzerine, birden bire dünyam değişiverdi.” diyor arkadaşım. “Bu cevap üzerine sanki hayata yeniden gelmiş gibi oldum.” diyor. Hanımın elini öpmüş, ayrılmış. Ondan sonra gene hayatına devam etmiş. Şimdi bir müessesenin genel müdürü.
Yani demek istediğim yavrum, böyle minicik şeyler insan hayatını yerine göre öyle etkiliyor ki…
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhlarına Fatihalarla...