.
Sabri Tandoğan Efendi Hz:
− Yavrum, bazen bazı şeylerin olmaması olmasından daha hayırlı oluyor. Biz elimizden geleni yaptıktan sonra ortaya çıkan ne ise ona razı olacağız. Ama her an uyanık ve dikkâtli olmak kaydıyla. Fırsatlar bazen insanın ayağına kadar gelir, hatta bazen ayağına dolaşır. Ama bazı kimseler onları ayaklarıyla iterler. Meselâ siteye yazan bir gönül dostuna yolda giderken hanımına iyi davran diyen yaşlı adam kimdi? Hızır (A.S)’dı belki de. Başka bir örnek vereyim: Çok soğuk bir kış günü kendime İngiliz kumaşından çok kaliteli bir takım elbise ve içine giymek için yelek ve kazak satın almıştım. Eve geldiğimde çok yorgun olduğum için hemen girişteki portmantoya itinayla astım. Çok geçmeden kapı çalındı. Baktım kapıda bir adam. Üstünde ince bir pardesü. Titriyor. Pardesünün içinde başka hiçbir şey yok. Yani fanila, kazak filân gibi. Pardesünün yırtık bir yerinden de adamın soğuktan kıpkırmızı olmuş eti görünüyor. Benden giyecek bir şeyler istedi. Bir an tereddüt etmeden o askıdaki elbiseyi çıkarıp adamın eline tutuşturdum. O aldığım kazak ve yeleği de, ayrıca başka giysilerimden de getirip verdim. Adam büyük bir sevinçle ayrıldı. İşte o an benim hayatımda bir dönüm noktası oldu. O anda hayatımda birçok şeyin değiştiğini hissettim.
− ...Efendim, peki neden yeni aldığınız elbiseyi vermeyi tercih ettiniz? Şüphesiz sizin diğer elbiseleriniz de bir parça kullanılmış olsalar da yeni gibidirler. Onlardan da verebilirdiniz?
− Yavrum, ben o anda bunları hiç aklıma getirmedim. İstedim ki, o adam en güzel bir şekilde giyinsin ve o halinden en güzel bir şekilde kurtulsun. Kimdi o adam, neden tam o vakitte gelmişti, bunlar hâlâ bir sır.
− Peki Rânâ Hanım sizin bu davranışınız karşısında nasıl tavır aldı, hanımların çoğu böyle şeyleri ikide bir lâf ederler, insanın başına kakalarlar çünkü?
− Rânâ beni alnımdan öptü. Ne güzel yapmışsın Sabri, Allah senden razı olsun, dedi.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Onun ve Hakka Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla...