.
Salamun aleykum hocam zehmet olmazsa asagidaki meseleye munasibetinizi ve muellifin kimliyi barede melumatlandirasiz.
HURUFİLİK
Batıl inançlara sahip bir fırka ve uydurulmuş bir inanç sistemi.
Çok eski çağlardan bu yana insanoğlu zaman zaman, gökte veya yeryüzünde varlığı kabul edilen gizli kuvvetlerden istifade yollarını araştırmıştır; çözemediği esrarlı hadiselerden önceleri korkmuş, sonraları onlardan faydalanma yollarını aramıştır. Mevcudiyeti kabul edilen bu kuvvetler harf ve şekillerle tasvir edilmiştir. Neticede bu tabii ilimler önce efsûn (büyü), tılsım ve sihirbâzlık şeklinde ortaya çıkmıştır. Mısır'da Hz. Musa'dan evvel Kıptîler sihir ve tılsımla uğraştıkları gibi, Nebâtî, Keldânî ve Süryânîlerden ibaret olan Babil halkının da bu ilimlerle uğraştığı ve eserler meydana getirdikleri bilinmektedir (İbn Haldun, Mukaddime, III, 1).
..................................
Hurûfiliğin bilinen ilk şekli, mutasavvıflar tarafından yazılıp tasnif
edilmemiş bir takım işaretlerden ibarettir (Rıfkı Melûl Meriç,
Hurûfilik, s. 2). Havâs ile uğraşanlar bunları kısımlara ayırarak
üzerlerinde çalışmışlardır. Böylece bu araştırmaların sonunda ortaya
çıkan Luğâz, Muammâ, Remil, Fâl, Cifr, Vefk, Azâyim ve Nucûm İlm-i
Hurûf'un şubeleri sayılmıştır (Keşfû'z-Zunûn, I. 650-651; Mevzûâttu'l-
Ulûm, I, 130-136, 389-399).
ve onların sayılarla olan münasebetlerini ortaya koymuş, dînî emîr ve
hükümleri Arap ve Fars alfabelerindeki yirmisekiz ve otuziki harfe irca
etmiştir. Allah'a ait sırların harf ve sayılarda gizlendiği kabul edilen
manalarını çözmeğe çalışmış; gelecekteki hadiseleri önceden keşf için
faydalanılan Ulûm-i garibe ve Ulûm-i harfiye yanında ilm-i hurûf'un
esaslarını ortaya atarak bu bilgiyi orijinal bir şekle sokmuştur.
...
Hüsamettin AKSU
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Togrul Ezizov,
Kıymetli yavrum, mailini okudum. Biraz üzüldüm. Bizim böyle teorilerle uğraşacak vaktimiz var mı yavrum? Hakka ne zaman göçeceğimizi biliyor muyuz? Biz, Allah’ın ve Peygamberin emrettiği yoldan gidip biraz kendimize çeki düzen vermemiz gerekirken böyle şeylerle acaba niye uğraşıyoruz?
Bir yerde Kur’andaki harflerden bahsediliyor. İyi ama biz daha adam gibi namaz kılabiliyor muyuz? Abdest alabiliyor muyuz? Hangi birimiz çıkıp da ben bu Ramazanın bir tek gününü Allah’ın istediği, Peygamberin söylediği şekilde orucumu tutarak geçirebildim diyebiliriz. Acaba biz telefonumuz çaldığı zaman tatlı ve yumuşak bir sesle “buyurun efendim” diyebiliyor muyuz? Sofraya oturduğumuz zaman bir Müslümana yakışır şekilde edeple, incelikle, zarafetle yemeğimizi yiyebiliyor muyuz? Acaba biz adam gibi taharetlenmesini biliyor muyuz? Daha alfabenin ilk harfinde olan bir çocuğa yüksek matematikten bahsederseniz o gariban ne anlar bundan. Daha bu misalleri yüzlerce, binlerce çoğaltabiliriz. Ne olur birbirimiz kandırmayalım.
Diyelim geceyi gündüze kattık, bu saçma fantezilerle ömrümüzü tükettik. Yarın Allah’ın huzuruna çıkıp da hayatımızın hesabını vereceğimiz zaman ne cevap veririz? Aman yavrum, dikkatli olalım. Şu şunu demiş, bu bunu yazmış bize ne? Sana beş yaşındayken annemin bana vasiyet ettiği sözü yazıyorum. Artık karar senin.
“Oğlum, Allah’ın ve Peygamberin inan dediklerinden başka hiçbirşeye, hiçkimseye inanma.”
Sevgili yavrum, ne demek istediğimi herhalde anlıyorsun.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.