Selamunaleykum Hocam,
Sitenizden Mehmet Doğramacı Bey'in yazısı vesilesiyle haberdar oldum. Özellikle soru cevap bölümü çok hoşuma gitti. Ben de size birkaç şey sormak istiyorum müsadenizle:
1. Bir mürşide tabi olmadan zikir çekmemizde sakınca var mıdır? Bazı kimseler eserlerinde mürşide tabi olmaksızın bazı zikirlerin belli adetlerde çekilebileceği ifade ediliyor.
2. Bir mürşide tabi olmadan; bu zikirleri değilde sadece "Allah (C.C)" zikrini herhangi bir sayı sınırı olmaksızın söylememizde herhangi bir sakınca olur mu?
3. Sitede soru cevap kısmında sizinle tanışmak isteyen birine telefon numaranızı vermişsiniz. Ben de sizinle tanışmak istiyorum. Verdiğiniz numaradan sizi arayıp akabinde sizi ziyaret etmem mümkün mü?
Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim. Sağlıcakla kalın...
________________________________________
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz’nin cevaben yazdıkları :
Sayın İsmail Fırat,
İsmail Bey, önce, sitemize hoşgeldiniz. İnşallah bu ziyaretiniz sizler için de bizler için de hayırlı olur. İnşallah karşılıklı yazışmalarla mana yolunda bir adım da olsa yürüyebilmenin güzelliğini paylaşırız.
1- Efendim, birinci sorunuz kusura bakmayın beni biraz düşündürdü. Siz, rahatsızsınız, ecza dolabına gidiyorsunuz, hiçbir doktora danışmadan, fikrini almadan, muayene olmadan ilaç raflarındaki kutuların, şişelerin içinden rastgele bir tane seçip tedavi amacıyla kullanmaya başlıyorsunuz. Acaba bu ilaç sizi tedavi edebilir mi? Hastalığınıza cevap verebilir mi? Hangi dozajda almalısınız ki size iyi gelsin? Acaba bu ilacın yan tesirleri var mıdır? Bir tarafı onarırken, bir tarafı bozuyor mu?
Siz çok zeki, çok hassas, ince ruhlu, akıllı, kültürlü bir insansınız. Ne demek istediğimi anladınız. Arife tarif gerekmez. Karar sizin.
2- İslama inanan bir kimse müsait zamanlarında Allah, Lailahe illallah Muhammedün Resulullah, Allahümme Salli Ala Muhammed, Süphanallah, Elhamdülillah, Allahüekber ve Besmeleyi istediği kadar söyleyebilir. Hatta en küçük işlerde bile hep Besmeleyle başlamak ne güzel bir adettir. Besmelede olağanüstü özellikler ve şifalar vardır. Sıkıldığınız, bunaldığınız, daraldığınız zamanlarda bir yere oturun, ellerinizi dizlerinizin üzerine koyun, ancak kendi işiteceğiniz yumuşak bir ses tonuyla rakam düşünmeden Besmele çekin. Göreceksiniz bir süre sonra hafiflediğinizi, sıkıntınızın geçtiğini, içinize bir neş’e yayıldığını hissedeceksiniz. Bunu herkes, hatta inançsız, ateist kardeşlerimiz de yapabilir. Ve hepsi de güzel sonuçlar alır. İsteyen yaklaşımın iyi niyetli olması şartıyla deneyebilir. Ben yedi milyar insana kardeşim gözüyle bakarım. Hangi durumda olurlarsa olsunlar onlara edeple, ta’zimle, sevgi ve saygıyla yaklaşırım. Bir meseleleri olduğu zaman ne yapabilirim, elimden ne gelir diye çareler ararım. Hepimiz insanız, hepimiz kardeşiz. Hepimizin içinde Nur-u Muhammedi var. Hepimiz içimizde bir aşk taşıyoruz. Bir gün, Peygamber Efendimiz yakınlarıyla bir yerde oturuyormuş. Biraz sonra önlerinden bir cenaze geçiyor. Yüce Peygamberimiz hemen hürmetle ayağa kalkıyor, edeple, incelikle, zarafetle cenazeyi selamlıyor. Yakınlarından biri itiraz ediyor. Ama Efendim diyor, o bir İslam cenazesi değil ki? Peygamberimiz aynı ürpertici zarafetle cevap veriyor: “Biliyorum diyor, İslam cenazesi değil ama o bir insan”.
Değerli kardeşim insan çok yüce bir varlık. İnsan Allah’ın sırrı, Allah insanın sırrı. Ne olur bütün önyargıları, taassupları bırakarak insana saygıyla, edeple, ta’zimle yaklaşalım. Bir gün Peygamberimize soruyorlar, “Efendim, en büyük ibadet nedir? Peygamberimiz cevap veriyor “İnsanları sevmek ve onlara faydalı olmak”...
3- Efendim, benim telefonum yeryüzündeki yedi milyar insana açıktır, isteyen arayabilir. Elimden geldiği kadar insan kardeşlerime faydalı olmaya çalışıyorum. Dil, din, cins, ırk, milliyet, görüş farkı olmadan yedi milyar insanın hizmetindeyim.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun