Konu : Dağ ne kadar yüce olsa yol onun üstünden aşar.
Gönderen :
Nur
Tarih :
2/2/2017 7:46:37 AM
.
Hayırlı günler dileyerek sözlerime başlamak istiyorum, çok sevgili Sabri Amca.
Ben bir kamu kuruluşunda çalışıyorum, aynı odada 3 kişi oluyoruz. İşe başlamadan önce sizin yazılarınızı okuyor, güne öyle başlıyorum. Benim sizinle paylaşmak istediğim bir sıkıntım var. Efendim ben kendi halinde, işiyle meşgul olan bir bayanım. Aynı odayı paylaştığım diğer 2 arkadaşım beni çok kıskanıyor, bunların yapmış oldukları hal ve hareketlerden anlıyorum ki bunların davranışları beni çok huzursuz ediyor. Günboyu günlerini dedikodu yaparak geçirmekteler, onun bunun arkasından konuşmayı çok seviyorlar. Ben ise bu durumdan çok etkileniyorum, maneviyat yönünden çok huzursuz oluyorum, maneviyatım zedeleniyor.Efendim size sormak istediğim ben hangi yolu izlemeliyim bunların bu tutumları karşısında.İstemeden de olsa bunların dedikodularını duyuyorum.Çünkü aynı odada çalışıyoruz, ben günümü nasıl geçirmeliyim ki bunlardan olumsuz etkilenmeyeyim. Sizi çok seviyor, cevabınızı, öğütlerinizi sabırsızlıkla bekliyorum. Allaha emanet olun, sağlıcakla kalın.
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Kıymetli yavrum, bir hikaye anlatırlar. Eski Yunan’da bir genç ağır bir suç işler. Ölüme mahkum edilir. Gencin yakınları o zamanki devlet başkanına giderler, Efendim, derler, bu genç çok iyi, çok akıllı, çok kültürlü bir kimse. Lütfen bizim hatırımız için onu ölüm cezasından kurtarın. Devlet başkanı düşünür, peki der, bir şartla dediğiniz olacak. Bu genç omuzuna ağzına kadar zeytinyağı dolu bir küp alacak. Sonra şehrin meydanından baştan sona bu küple geçecek. Eğer bir damla zeytinyağı dökülürse ölüm cezası infaz edilecek. Durum gence bildirilir. O da şansımı bir deneyeyim, der. Zeytinyağı dolu küpü omzuna alır, halk yolun iki tarafına dizilir. Biraz sonra genç yürümeye başlar. İşin ucunda ölüm var. Öyle dikkatli, öyle itina ile yürür ki yolun sonuna gelir, bir damla zeytinyağı dökülmez. Halk alkışlar genci. Tezahürat yaparlar. Yaşlı bir kadın genci alnından öper, tebrik eder. Yavrum, der, hepsi iyi hoş da önünden giden o çıplak dansözlere bir an gözün ilişmedi mi, seni tahrik etmek için yapmadıkları hareket kalmadı. Nasıl muvaffak olabildin? Genç hayretle yaşlı kadına bakar, teyzeciğim, der, siz hangi dansözlerden bahsediyorsunuz? Ben onların hiçbirini görmedim ki.
Değerli yavrum, bu hikayede anlayabilen, hissedebilen bir insan için her şey anlatılıyor. Sen de yavrum, aynen o genç gibisin. Önce seni kıskanan, seni çekemeyen insanlara sevginin, saygının, dostluğun, arkadaşlığın en güzel örneğini göster. Onlarla çok samimi görüş. Arada onlara minicik hediyeler al. Arada onlara iltifat et. Komplimanlar yap. Onun dışında onların yaşama üslubuna hiç karışma. İlgilenme. Kendini o Yunanlı genç gibi aşkla, heyecanla işine ver. Öyle ver ki top atılsa bile duymayasın.
Ne demek istediğimi anlyorsun. Sana şimdiden başarılar diliyorum.
Selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.
|