.
Sevgili BABACIĞIM ve Değerli Gönül Dostları; Saygı ve sevgilerimle; hayır ve esenlik içinde bir gün geçirmenizi diliyorum.
Tevekkülün Fazileti
Yüce Allah, herkese tevekkülü emretmiş ve tevekkülü imanın şubelerinden saymıştır. “Eğer imanınız varsa, Allah’a tevekkül edin” buyurmuştur. Tevekkül, imanın hakikatine ulaşmaktan meydana gelir ki, buna yakîn denir. Her şeye gücü yeten ve en güzel vekil olan zatı müşahede etmek, kula gerçek iman ve tevekkül halini kazandırır. Yine Yüce Allah; “Allah tevekkül edenleri elbette sever” buyurmuştur. Bu âyette Hak Teâlâ, tevekkül edenleri dostu yapmış, onlara muhabbetini ihsan etmiştir. Bu ne büyük bir makamdır. Yüce Allah bir kimseyi severse, bu onun kurtuluş ve zafere ulaşması demektir. Zira sevilen, azap edilmez, uzaklaştırılmaz, Rahmet ve Cemal’den mahrum edilmez. Hak Teâlâ diğer bir âyette, “Kim Allah’a tevekkül ederse, Allah ona yeter” buyurmuştur, Yani Allah tevekkül eden kimseyi, kendisinden başkasına muhtaç etmez. Kim Allah’a güvenirse O, ona yeter. O, kuluna şifa veren ve afiyet ihsan edendir; bu durumda O’na, güvenen mümin de O’nun üstlendiği bir işte başkasından yardım istemez. İşte bundan dolayı Hz. Peygamber (s.a.v), “Kim insanların en güçlüsü olmak isterse Allah’a güvenip dayansın” buyurmuştur. Diğer bir hadiste ise Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allah’a tam tevekkül etseydiniz, kuşların rızkını verdiği gibi size de gönderirdi. Kuşlar, sabahları mideleri boş ve aç gider. Akşam mideleri dolmuş, doymuş olarak döner.” Lokman (a.s), oğluna şöyle tavsiyelerde bulunmuştur: “Allah’a tevekkül etmek, O’na imanın esaslarındandır. Allah’a tevekkül etmek, kulu Rabb’ine sevdirir. İşleri Allah’a havale etmek, Allah’ın kulunu doğru yola iletmesinden gelir. Kul, Allah’ın hidayeti (ve yardımı) sayesinde O’nun rızasına uygun hareket eder. Kulun Allah Teâlâ’nın rızasına uygun hareket etmesi, kendisine ilâhî ikram ve ihsanları kazandırır.” Sehl et-Tüsterî (k.s) şöyle demiştir: “Makamlar arasında tevekkül kadar üstün olanı yoktur. Peygamberler, giderken tevekkülün hakikatini götürmüşlerdir, ondan geride bir miktar şey kalmıştır. Onu da sıddık ve şehitler pay etmişlerdir. Kim ondan azıcık alırsa sıddık ve şehit olur.” Ebû Muhammed Sehl et-Tüsterî (k.s) şöyle derdi: Şu dört şeyi ihmal etmeyiniz:
1. Allah Teâlâ’dan işlerin en hayırlısını isteyin, buna istihare denir.
2. İşlerinizi sâlih insanlara danışın. Buna istişare denir.
3. Sadece Allah’a güvenin. Buna tevekkül denir.
4. Allah’tan yardım isteyin. Buna istiane denir.
Hürmetlerimle.
Kızınız; Gülden BULUT.