Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : "Nefsini bilen, Rabbini bilir." Hadis-i Şerif
Gönderen : Fatmagül
Tarih : 2/6/2017 1:59:08 AM


.


Bismillahirrahmanirrahim


Saygıdeğer Büyüğüm, Değerli Gönül Dostları,


Merhaba…Bugün hastahaneye gelişimizin 37. günü .Her zorluğun içinden bir güzellik,bir espri, bir güzel mısra yakalayarak,acıyı bal eyliyoruz. Değerli büyüğümüz, onca ızdırabına rağmen , odamıza gelen her doktora, her hemşireye güzel sözler söylüyor, iltifat ediyor, onların yüzünü güldürüyor. Allah’ta değerli büyüğümüzün yüzünü, acil şifa vererek güldürsün inşallah…


Fatmagül


SABRİ BABA İLE KENDİNİ TANIMA İLE İLGİLİ SOHBET


-Efendim “herkes kendi üzerinde bir atölye çalışması yapmak zorundadır. “ buyuruyorsunuz. İzah eder misiniz.?


Sabri Tandoğan Efendi Hz:


--İnsan kendi meyillerini inceler. Hoşlandığı insan tiplerini inceler. Hoşlanmadığı insan tiplerini inceler. Böylece kendi iç dünyasına yaklaşmış olur. Ben kimim, neyim, niçin yaşıyorum. Yaşamaktaki amacım ne? Bu soruları sordukça, yavaş yavaş kendi iç dünyasına yaklaşır.


-Hoşlandığı insan tiplerini tespit etmek ona ne kazandıracak?



--Çok şey kazandırır. Ha der... Benim hayat görüşüm bu. Kendini kendine tanıtır.



-O halde, “Kendini bilen Rabbini bilir” sözü gereğince, kendini tanıdıkça Rabbine de yaklaşır.



--Tabii yavaş yavaş. Mesela bir genç kız, uçarı, çapkın erkek tiplerinden hoşlanıyorsa, o kadının asıl amacı hafif meşrep olmaktır.



Bir erkek, dekolte giyinen kadınlardan hoşlanıyorsa, onlarla olmak, onları restauranta götürmek, bara götürmek, cafeye götürmek istiyorsa, o erkeğin amacı bir hanımefendi ile olmak değildir herhalde.



-Bir kadın açık giyinmekten hoşlanıyorsa…



--Hafif meşrepliğe eğilimi var demektir. Neden bir kadın orasını burasını göstermek istesin. Sebep ne?



-Peki efendim insan tiplerini incelerken eleştiri yapacak mıyız? Yaptığımız eleştiriler bizim eğilimlerimiz hakkında bize bilgi verir mi?



--Mesela birisi çok dekolte giyinen birinin bu seçimini kalben tasvip etmiyorsa onun hafif meşrepliğe eğilimi yok demektir.



-O halde yanlış olanı, çirkin olanı reddetmek, doğru olanı, güzel olanı beğenmektir aslolan.



--Tabii… Valery, senin mukavemetin nedir? Diye sorar. Yani neye direniyorsun. İnsan ölür, gene hırsızlık yapmaz, insan açlıktan ölür gene rüşvet almaz diyor mu demiyor mu? Demiyorsa, mukavemeti yok demektir.



Neye direniyoruz. Neyi yapmıyoruz. Bu önemli.



Mesela bir eve komşu misafir geldi. Komşunun kocası çapkın, Misafirde frikik arıyor. Kadın da bundan hoşlanıyor. İşte o kadın hafif meşrepliğe meyyal bir kadındır.



-Biz de kendimizi gözleyeceğiz öyle mi?



--Evet. Ahlaksızlık bizim sınırımıza geldiğinde duruyor mu durmuyor mu? Durmuyorsa, bizde o ahlaksızlığa namzet durumdayız.



-Allah esirgesin. Efendim insanları tanımak için soruyorum bu sualleri…Bir insan kendinde ahlaksızlığa eğilim görüyorsa, fakat, bu durumu düzeltmek istiyorsa, onu nasıl tanımlarız.?



--Kendini düzeltmek isteyen insan diye tanımlarız.



-Yani o kişinin gidişatı hakkında, iyi veya kötü hüküm verilmeyecek, zamana bırakılacak.



--Tabii. Bakalım ona yenilecek mi?



-Sınavlar dünyası.



--Mesela, bir çok insan, zaman, zaman aklından kötü şeyler geçirebilir. Kadın kocasına kızar, ona ihanet etmek ister. Düşünür taşınır yapmaz. Şimdi biz ona ahlaksız diyemeyiz.



-Mesela, şöyle denir. Şeytan diyor ki; şu adamı öldür.



--O da aynı şekilde. Sözde kalır, vazgeçer, affederse, ona da katil diyemeyiz.



--Efendim “herkes birbirinin yağcısı olursa, nasıl tekamül ederiz.” Buyurmuşsunuz. Bu hususu açabilir miyiz?



--Öyle yavrum. Mesela sen çıktın, geldin. Allah razı olsun. Ben senin hatalarını söylemezsem sen nasıl tekamül edeceksin. Sen benim hatalarımı söylemezsen ben nasıl tekamül ederim.



--Demek ki; birlikte yaşadığımız kişileri hatalarına karşı uyaracak mıyız?



--Gayet tabii… Nazım Hikmet “sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa diyordu.



--Burada hoşgörü olmayacak mı?



--Yavrum, yerine göre bir doktor, eğer tıbben gerekiyorsa, kangren olan kolunu, bacağını kesiyor. Şimdi bu doktor hoş görüp, kolu,bacağı kesmezse, o kişi ölecek.



İşte Fatmagül, insanlar hep bunu karıştırıyor birbirine. Her yerde hoşgörü olmaz. Olmaz yavrum.



Hakimsin. Bir adam çocuğunu döve, döve öldürmüş. Hoş görebilir misin? Bu adamın amacı öldürmek değildi. Beraatine, diyebilir misin?



--Tabii denmez . Anlıyorum… Çok teşekkür ederim efendim.




Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]