"Kemâl derecesine ulaşan insanların, yükseldikçe tevâzûu ve sûreten kendinden aşağı olanlara karşı davranışlarındaki güzellik artar. Zannolunmasın ki, onun bu tevâzûu kadrini ve kıymetini azaltır. Hayır, belki daha fazla yükseltir. "Allah için tevâzû edeni Allahü Teâlâ yükseltir." Hadîs-i Şerîfi bunu ifâde etmektedir. Dünyevî ve uhrevî, maddî ve mânevî mertebelere yükselen kimseler aslâ kendi kulluklarını unutmaz, Allah için, alçak gönüllü olur, Allahü Teâlâ’nın yarattıklarına sertlikten ve şiddetten kaçınırsa, her iki cihanda Allahü Teâlâ onun derecesini yüceltir. Kibirli olmayı âdet edinenler ve asıl meyvesini unutanların ise, Cenâb-ı Hak tarafından gönderilen hâdiselerle burnu kırılır. Bunlar terbiye ve imtihan kamçılarıyla zelîl olurlar. Hülâsa, benlik, kibir ve büyüklük taslamak insana yaraşmaz. Şeytan bu kadar ibâdeti ile kibir ve benliği yüzünden kovuldu ve lânetlendi. Âdem Aleyhisselâm ise zelîl olan topraktan yaratıldığını unutmayarak; "Ey Rabbimiz! Biz nefsimize zulmettik. Eğer Sen bizi bağışlamaz ve rahmet etmezsen hüsrana uğrayanlardan oluruz." diyerek, rahmet-i Hakk'a ilticâ etti. Bu sebepten yeryüzünde emânet-i ilâhiyyeyi yüklendi ve bütün yaratılmışlar üzerine mükerrem kılındı, derecesi yükseltildi. Binâenaleyh bütün kibirliler şeytanın oğullarıdır..."