Kıymetli yavrum, önce size şunu söylemeliyim, hayatta en kötü şey nedir diye bana sorarsanız derim ki hayatta en berbat şey taassuptur. Taassup, nereden, kimden, ne zaman gelirse gelsin korkunçtur. Taassubun olduğu yerde sevgi yoktur, saygı yoktur, edep yoktur, incelik yoktur. Taassubun olduğu yerde ot bile bitmez. Orada yalnız cehennem çiçeği biter. Taassup, insan ruhunun donmasıdır, katılaşmasıdır, taşlaşmasıdır. Allah bütün iyi, güzel, hassas, temiz insanları taassubun ateşinden, alevinden korusun. Madem karşı tarafın ailesi sizi tanımadan, sizin ne kadar asil, temiz ve yüce bir ruha sahip olduğunuzu bilmeden korkunç bir taassup örneği gösteriyor, ona kız verilmez diyor ve o kız da buna körü körüne itaat etmekle başka bir taassup örneği gösteriyor, mesele bitmiştir. Olay, burada sona ermiştir. Maç bitince ne yapılır? Tribünlerden inilir. Artık karar sizin. Ben sizin yerinizde olsam olayı bir daha irdelemem. Orada bitirir noktayı koyarım. Allah bütün güzel insanları, temiz, yüce insanları taassup ehlinin şerrinden korusun. Başörtüsü meselesine gelince, efendim bu konuda benim kanaatimi soruyorsunuz. Ben kim oluyorum ki, bu konuda görüşüm olsun. Olay son derece açık. Kuran-ı Kerim’in Nur Suresinin 31. ayetinde açık şeçik olarak başörtüsü emri getirilmektedir. Ben yıllardır hayretler içindeyim, bazı ilahiyat fakültesi profesörleri, bazı diyanet mensupları türlü tevillerle, kıvırmalarla bunu kabul etmiyorlar. Efendim, kimse zorla inanmaya icbar edilemez. Kimseye zorla başörtüsü taktırılamaz. Siz Allah’ın kitabına inanıyorsanız bunu kabule mecbursunuz. İnanmıyorsanız karar sizin, ben ortada sorun olacak en küçük bir husus göremiyorum. Hayatımda bugüne kadar kimsenin inancına karışmadım, müdahale etmedim. Bundan sonra da Allah esirgesin derim. Yıllardır sürüp giden tartışmalar bana büyük bir üzüntü veriyor. Önce inandım de sonra Allah’ın ayetini inkar et. Bunu bir türlü kabul edemiyorum. Tekrar ediyorum, isteyen başını örter istemeyen örtmez, bu bir inanç meselesi. Ben yeryüzündeki bütün insanlara, bütün hayvanlara, bütün bitkilere, bütün eşya ve cemadata saygılı bir insan olarak, sırf insan oldukları için, Allah yarattığı için örtünene de saygılıyım, örtünmeyene de. Ama hala bu işi tevil yoluyla, mugalata yoluyla, dansözlere taş çıkartan kıvırtmalarla inkar yoluna gidenlere bir türlü sevgi, saygı duyamıyorum. İnanç o kadar saf, o kadar nezih o kadar temiz olmalı ki orada şüphenin, tereddüdün, korkunun, endişenin yeri olmamalı. Hazreti Ömer’in “Ben bir çöl kadınının inancına sahip olmak isterdim” demesindeki sonsuz incelik, edep ve zerafet duruma ne güzel açıklık getiriyor. Değerli kardeşim, benim bu konudaki düşüncelerim özetle bunlar. Takıldığın bir yer olursa lütfen hiç çekinmeden yaz. Önemli olan gerçeği, güzeli ve doğruyu bulabilmek. Allah beni, sizi ve yeryüzündeki bütün insanları hakikati arayanlardan ve ona ulaşanlardan eylesin. Selam, sevgi ve saygı ile.