.
Efendim,
Yine gonul dostlarinin yazdiklarina bakiyordum ki sevgili Fatmagul hanimin yazisi beni eski gunlere goturdu. O guzel mekankarda olabilmek arzusu icimde buyudu , buyudu. Yillar once Eyup Sultan bizim de surekli ugrak yerimizdi. Burada Ramazan ayini karsilamaya hazirlandigimiz su gunlerde , icimiz coskuyla dolu. Buyazi beni yirmi yil oncenin Ramazanlarina tasidi birden. Oradaki maneviyat, o guzel duygular, ne kadar da muthisti. Insan ayrilmak istemezdi … Hele Ummi Sinan Hazretleri’nin dergahini ne guzel tasvir etmis , anlatmis. Orada Allah aski , gonul birligi nasil da onemli, kim oldugun , nerden geldigin ise hic hukmunde oluyor… Isvicreli muslumanlari anlatan satirlari okurken aklima birden Italyan Fatma geliyor….
Onunla ilk karsilastigimizda , durusu, konusmasi, haraketleri, giyinisi her seyi beni etkilemisti. Gozleri guluyordu, isil isil sevgiyle bakiyordu. “Turkleri cok seviyorum, kendimi sizin yaninizda cok mutlu hissediyorum eger bir toplantiniz olursa beni de cagirin” dermis. O yuzden buradaki Turk hanimlar bir araya geldiklerinde ona da haber verirmisler. Iste oyle bir yemekli toplantida karsilasmistik ilk kez. Basinda Turk usulu baglanmis ortusu, ne konusuldugunu anlamasa da ilgiyle bizi takip eden gozleri, guler yuzu, agir ve oturakli davranislari, sakinligi, yumusak ses tonu, konusma tarzi… Farki farkediliyordu. Rabbimin Hilm Esmasi nurlu yuzunden yansiyordu. Nasil musluman oldugunu merak etmistim ama ogrenmek pek de kolay olmadi. Cok konusmayi ve kendinden soz etmeyi sevmediginden bunun icin bir sure beklemem gerekti. Zaman icersinde yavas yavas anlatilanlar bir araya geldiginde ogrendim ilginc yasam oykusunu. Yillar once bir Arapla tanisir ve evlenme teklifini Kabul eder Fatma. Kocasi istedigi icin de musluman olur. Ancak dinini arastirmaya , ogrenmeye basladiginda gorur ki kocasi Islamiyeti ismen kabul etmistir ama hayatina yansitmamaktadir, bir musluman yasami surmemektedir. O ise kabul ettigi dine sarilmak ister, anlasamazlar ayrilmak zorunda kalir. Bir sure sonra Amerikali bir beyden evlenme teklifi alir yine. Bu kez esi musluman degildir. Fatma da yeni yeni ogrenmektedir dinini , arastirmalari devam etmekedir. Ancak cok kisa bir sure sonra musluman bir kadinin musluman olmayan bir erkekle evlenmemesi gerektigini ogrenir. Cok uzulur. Cunku esi ile cok iyi anlasmaktadir, cok sevmektedir.Durumu esine anlatir. Kafasi karismistir… Kendisini dinlemek icin bir sure Italya ya ailesinin yanina gitmek ister. Ardan henuz bir ay bile gecmeden , bir gun kapi calar , actiginda esini karsisinda gorur. Haytindaki en mutlu andir o an. Esi de Islamiyet ile sereflenmis onu alip evine goturmeye gelmistir. Iste, o gun bu gundur, bu ulkede esi ve iki kucuk oglu ile haytini surdurmekte Fatma… Islamiyet uzerine calismalari hala suruyor. Hatta bu konuda esi ile yarisiyorlar diyebilirim. Evlerindeki islami kaynaklar ve kutuphaneleri pek cogumuzda yok. Ikisi de yillar sonra kavustuklari islamiyeti yasamlarinin her aninda yasmaktalar. Gecen sene bir bayramlasmaya gelmislerdi ailece … Fatmanin yaninda 60li yaslarda , esmer, uzerinde askili bir elbise, guzel bir bayan vardi. Sevincle tanistirdi. Annem diye . Sevgisi gozlerinden okunuyordu. Annesi neseli, sen sakrak, tipik bir Italyan hanim. Sordum nasil buralari begendiniz mi diye. Cok begendigini soyledi. Hele ezan seslerine hayran oldugunu anlatti. Eger disarlardayken ezan okunursa Fatma esiyle birlikte namaza gidermis, onlar da caminin bahcesinde oturur beklerlermis ve iceriden gelen Kur’an-i Kerim’i dinlerlermis. Huzur duyuyorum diyordu annesi. Fatmanin icinden yansiyan sevgi , bir kusak gibi herkesi sariyordu. Kendi ana babasina da sevgi saygisinda hic kusur etmiyordu. O her zamanki gibi sakin, utangac, mutevazi, gozleri dolu dolu , basi onunde , annem cok iyidir, cok sevgi dolu bir insandir diye anlatiyordu.
Fatma burada bir ilkogretim okulunda ogretmenlik yapiyor. Okuldaki vazifesi bittikten sonra , kostura kostura hat sanati kurslarina katiliyor. En son karsilastigimizda Turkiye’den gelen , sayli ebru ustalarmizdan biri olan Faruk Beser ustanin ebru seminerinde en on siradaydi. Ilgi ile ebru yapimini izliyor, kameraya aliyordu. Oylesine kaptirmisti ki kendini yanibasina kadar sokuldugum halde anca seminer sonunda farkedebildi orada oldugumu. Sevgiyle sarildik. Ebru sanatini cok sevdigini, hat ile birlikte onu da ogrenmek istedigini soyluyordu. Davranislari , dusunceleri ve yasami ile herkese ornek olmaya devam ediyor Fatma. Allah insallah cabalarinin karsiligini versin, cok sevdigi esi ve cocuklari ile birlikte bu dunyada ve obur dunyada ona butun guzellikleri nasip etsin. Amin!
Size ve butun gonul dostlarima sevgi ve saygilarimi gonderiyorum. Rabbime emanet olun.
Ozden CICEK
Creative Wood Painting Lady
Dubai
www.ozdencicek.com
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Özden Çiçek,
16.9.2006 tarihli mailinizi aldım.
İtalyan Fatma’yı o kadar güzel anlatmışsınız ki gözyaşlarımı tutamadım. Ne olağanüstü bir olay, şu kısacık yaşam öyküsü bizim İslam dünyası olarak gerçeklerden, güzelliklerden, inceliklerden ne kadar uzaklaştığımızı, pek çoğumuz için İslamın sadece bir isimden ibaret olduğunu ne veciz bir şekilde anlatıyor. Sören Kirkegard “İşlenmeyen iman, samimi olur mu?” diyordu. Mailiniz tam da içim korkunç bir ıstırapla doluyken geldi. Gazetelerden katran ruhlu bir adamın, papanın, Resulullah Efendimiz hakkındaki her türlü realitenin dışında insafsızca, haksızca, hakikatleri tahrif ederek söylediği çok çirkin sözleri okuduk. İnsanın papa demeye de dili varmıyor çünkü papalık yüce bir makam. Ama o ilkel, o cahil adam hiç de bu sıfata layık değil. Türkiye’ye gelecekmiş, nasib olmaz inşallah. Onun kirli ayaklarının şehit kanıyla sulanmış bu mübarek topraklara değmesini istemiyoruz. O bir din adamı değil sadece kışkırtıcı bir ajan. İnsanın yüzünü kızartacak kadar tarihi hakikatlerden uzak, zift ruhlu, şeytan suratlı bir yaratık. Söylediği sözlerle hangi dinden olursa olsun bütün temiz, efendi, güzel, asil insanları üzdü, rencide etti. Biz de diliyoruz ki Allah’ın laneti üstüne olsun, Türkiye’ye gelmek kısmet olmasın. Hoş gelmeden de büyük bir belaya uğrayacağından hiç şüphemiz yok. Bu yaratık kıyamet kopuncaya kadar Ebu Lehep gibi Allah’ın ve inanan insanların lanetine muhatap olacak
İtalyan Fatma’nın ruh asaleti, temizliği, inceliği ve zerafeti beni büyüledi. Ne güzel bir insan. Keşke onun görebilsek de mübarek ellerinden öpmek şerefine nail olabilsek. Hayat böyle Özden Hanım, kimin içinde ne olduğu hiç belli olmuyor. Yunus boşuna dememiş, “Hiç kimse bilmez bizi, biz ne işin içindeyiz”. Sanki bir beyaz gülün üstündeki çiğ tanesi gibi İtalyan Fatma. İnsana huzur veren, mutluluk veren, inşirah veren, dünya güzeli bir insan. İnşallah eşiyle, çocuklarıyla bütün dünyaya ve papaya örnek olurlar. Bize bu ıstırap dolu sabahta bir güzelliği yaşattığınız için size sonsuz teşekkürler ediyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Makamı Âli Olsun.