.
Hepimizin istisnasız biraz sevgiye ihtiyacımız var. Ne olur, “Bana ne, benim keyfim yerinde…” demeyelim, mümkün olduğunca sevgimizi insanlara gösterelim. Yıllarca önceydi. Bir gün bir yaşlı hanım Danıştay’da ziyaretime geldi, zorlukla yürüyordu. “Ben çok yaşlı ve yoksul bir hanımım, size de hediye olarak sadece simit getirebildim.” dedi. Simidi memnuniyetle aldım, ben de ona bir hediye takdim ettim. O simidi akşam yanımda götürdüm, evde eşimle paylaştık. Bundan her ikimiz de çok duygulandık, hiçbir şeyle ölçülmesi mümkün olmayan bir mutluluk duyduk. Ne olur insanlara hep verelim, hep verelim… Bu az, bu çok demeyelim. Ben eşyayı da eşya olarak görmüyorum. Onlara da sevgi, saygı gösterelim. Yaşama çizgimiz ne kadar uzun bilemeyiz, inşallah hayırlı, güzel ömürlerimiz olsun. Biz hep sevelim, durmaksızın sevelim, yerdeki bir çöpten gökteki samanyoluna kadar aşkla, heyecanla sevelim. Ve bir gün bizler de Kur’an-ı Kerim’deki, “O senden Razı, Sen O’ndan razı olarak gir cennetime.” Ayetine mazhar olalım. Biz de Fazıl Hüsnü gibi,
“Ben cihanın altın terazisine
Ağırlığımca sevgi vermişim,
Ses edin uzak milletlerin gençleri,
Bütün antenlerimi germişim”
diyelim. Bütün önyargılarımızı bir kenara bırakalım.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhlarına Fatihalarla...