Konu : Affetmekteki sır...
Gönderen :
Sabri Babadan Selam
Tarih :
3/12/2017 9:55:58 AM
Kıymetli yavrum,
Çocukluğumuzdan beri işitiriz. İyilik de dönücü, kötülük de dönücü derler. Bizler bunun bir bilincine varabilsek. Genel olarak herkes için güzel şeyler düşünsek, onlar için hayır dua etsek ne kaybederiz? Bazıları hemen itiraz ediyor. Efendim diyorlar, o bizi kırdı, incitti, gücendirdi. Ona nasıl hayır dua edebiliriz? İşte asıl mesele burada. Bir kimse ki ne zaman kendini üzen, uykusuz bırakan, ıstırap çektiren insanlar için hayır dua etmeye başlarsa o zaman tekamül yolunda olduğunu anlayabilir.
Nakşi Hazretleri şöyle buyuruyor:
“Eller yahşi, biz yaman
Eller buğday, biz saman”
Bir insanın en asil işi düşmanını sevmek olmalıdır. Varsın onlar bizi sevmesin. Şöyle de düşünebiliriz: Onlar haklı, bizim sevilecek neremiz var. Haklı olarak bizi beğenmiyorlar, sevmiyorlar, istemiyorlar. Ama o değerli bir insan. Allah onun iki dünyasını cennet etsin. Tuttuğu altın olsun. Bütün günleri huzur ve mutlulukla dolsun, dersek ne olur biliyor musunuz? Bu dualar döner bize gelir. Aynı zamanda iç dünyamızı kinlerle, nefretlerle, düşmanlıklarla karartmamış oluruz. Bir ilahi vardır, bir yerinde
“Padişah konmaz saraya, hane ma’mur olmadan”
denir. Biz davranışlarımızı onun, bunun çarpık, çurpuk, yalan yanlış tavrına göre değil Allah’ın ve Peygamberin gösterdiği şekilde ayarlamak durumundayız. Onun için Peygamberimiz ne yaptıysa biz de onu yapalım. Yüce Resulümüz sevgili amcası Hz. Hamza’yı öldüren, ciğerini çıkaran, onu Ebu Süfyan’ın hanımı Hind’e sunan Vahşi’yi bile affetti. Peki biz kim oluyoruz? Falanca bizi kırdı diye içimizi kinle, nefretle dolduruyoruz hayatta bundan büyük aptallık olur mu? Başkalarının yanlış davranışları için ben niye iç dünyamı karartayım?
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.
|