Sayın Sabri Tandoğan ve Gönül Dostları,

  Çanakkale şehitleriyle ilgili yazılarınızı okurken o kadar duygulandım, o kadar müteessir oldumki anlatamam.  Bu yazılara Recep Çavuş'un öyküsüyle katılmak istedim.

 Atatürk sorar:Şu villa kimin?  'Kirkor Efendinin Paşam.'

       Az ötedeki  Şu konak kimin? 'Dimitri Efendinin Paşam.'

       Şu  ilerdeki  köşk kimin?  'Salamon Efendinin Paşam.' 

      Daha sonra Atatürk az ötedeki toprak damlı virane bir evin sahibini öğrenmek istedi. Adanalı Gazi ' O, RECEP ÇAVUŞ'UN evidir Paşam' dedi.

     Atatürk bu duruma biraz üzülmüş birazda sinirlenmişti. Çağırın şu RECEP ÇAVUŞU bana dedi.

 Recep Çavuş gelince: Bir asker selamından sonra , 'EMREDİN PAŞAM' dedi.

 Ata bu kez Recep Çavuş'a sormaya başladı:

 -Bu villa Kirkor Efendinin ,

-Bu köşk Dimitri Efendinin,

-Şu konak Salamon Efendinim,

-o, viranede senin.

 Bu ERMENİLER, RUMLAR, YAHUDİLER bu villaları dikerken sen nerdeydin?

 Recep çavuş yıllarca savaş meydanlarında koşturmanın verdiği gönül yorgunluğuyla cevap verdi:

- Sizinle beraberdim Paşam.

 TRABLUSGARPTA, ÇANAKKALEDE, SAKARYA'DA

 Mustafa Kemal Atatürk bu cevap karşısında göz yaşlarını hem yanaklarına hem de yüreğinin ta derinliklerine akıttı.

 'Evet Recep Çavuş haklıdır.'

 Trablusgarp'ta, Çanakkale'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da TÜRK'ün istiklalini korumak için savaşırken Adana'da toprak damlı bir kulübe yapmaya ancak zaman bulabilmiştir.

 RECEP ÇAVUŞ TÜRK'ÜN YALNIZ İSTİKLALİNİ DEĞİL NAMUS VE ŞEREFİNİDE KORUMUŞTUR.

 MEMLEKETİN BÜTÜN ZENGİNLİKLERİNE SAHİP OLAN  AZINLIKLARDA  PARA VE MÜLKLERİNİN ÜSTÜNE YENİLERİNİ YIĞMAKLA MEŞGUL OLMUŞLARDIR... 

 Sevgi ve saygılarımla

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :