.
Değerli babam saygılarımla sözlerime başlamak isterim. Korkuyu yenmenin yolu korkunun üzerine gitmektir sözünüzü doğru mu anlıyorum müsadenizle sorabilir miyim babacığım? Mesela ben biriyle konuşmaya çekiniyorum. Özellikle dualarla niyazlara hemen gidip konuşmam mı lazım? Bir işi yapmak istiyorum ama kafamda çeşitli senaryolar üretiyorum ve o işi yapmaya ürküyorum. Inadına gidip hemen o işi edeple saygıyla besmelelerle halletmeye mi çalışmam lazım? Bir de söyleyene değil söyleyene bak cümlesini bana yaşatan istemeden bir parçasına kulak misafiri olduğum iki gencin konuşmasını burada paylaşmak istiyorum. Gençlerden biri diğerine kişinin gerçekleştirdiği umresinin kabul edilip edilmediğini nasıl anlayabileceğinden bahsediyordu. Kelime kelime aktaramıyorum ama Sen dedi umre öncesi yaşantından ne kadar farklısın. Kötü huylarından ne kadar arındın. Daha iyiye daha güzele gidebilmeye başladın mı? Cevabın evetse umren kabul olmuş demektir. Esasında önemli olan umreye gitmeyi beklemeden bu soruları kendimize her an sormak sanırım. Namazı daimunda olduğumuz noktada umreye gitmiş ve umresi kabul edilmiş sayabiliriz kendimizi diye düşündüm efendim. Hasretle hürmetle ellerinizden öperim. Bir günüm diğer bir günümü tutmuyor bazen, salıveriyorum kendimi. Allah'tan uzaklaştığımı biliyorum ama dalamıyorum güzelliklere. O zaman da her zaman da tutunduğum bir dalım var çok şükür. Hem de öyle bir dal ki Allah'ın boyasıyla boyanmış bir dal. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz siz güzel gönlünüzle sevgili büyüğüm o dal sizsiniz, sizin fiziki yokluğunuzda Gönül Sohbetleri kitaplarınız. Rayımdan çıksam da her şeyi gözümde çok büyütsem de tekrar bir ümittir insanı yaşatan dedirten, hayatta hiç bir şey için geç kalmış değilsini bana hissettiren kitaplarınız. Bunları yazarken aklıma rahmetli Ziya Osman Saba'nın şu güzel dizeleri geldi:
Bir yer düşünüyorum yemyeşil Bilmem neresinde yurdun. Bir gün dileyen herkesin Allah'ın izniyle o yeşilliğe kitaplarınız aracılığıyla ulaşacağına olan inancımla son olarak haddim olmayarak size bir şey daha sorabilir miyim? Rabbim nasip ederse bir gün ellerinizden öpmeye gelebilir miyim?
Sizi çok seven Mayıs
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın “Mayıs”,
Kıymetli yavrum, Yüce Peygamberimizin bir Hadis-i Şerifi var. Buyuruyor ki: “Allah’ım, beni bir an, bir andan da kısa bir zaman nefsime bırakma.” Sen ne yapıyorsun; “Bir işi yapmaya karar veriyorsun, sonra kendini hayallerine bırakıyorsun.” İşte bu çok yanlış. Karar verdiğin anda derhal o işe başlayacaksın.
Değerli yavrum, şeytan her an tetikte, yanıltmayı bekliyor. Niye onun oyuncağı olalım? Bize de yazık değil mi?
Kıymetli yavrum, inşallah beraber görüşmeyi de Allah nasip eder.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Onun ve Hakka Göçmüş Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.