Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Düşüncenin, araştırmanın, bilmediğini sorup öğrenmenin önemi.
Gönderen : Sabri Babadan Selam
Tarih : 3/28/2017 1:03:07 PM


.


MERHABA SABRİ BEY AMCA DÜŞÜNCENİN ÖNEMİ ADLI YAZINIZI OKUDUM VE ONDAN ÇOK ETKİLENDİM.SABRi BEY AMCA SİZİNLE AÇIK KONUŞAYIM.KENDİ ÜLKEMİZDE DÜŞÜNMEK ARAŞTIRMAK BİLMEDİĞİNİ SORUP ÖĞRENMEK NE YAZIK Kİ ÇOK ZOR.SORSAN DAHİ İNSANLAR SANA VERDİĞİ CEVAPLAR HEP BASMA KALIP ŞEYLER.OKULDA BİRŞEY ANLAMADIĞIMIZDA HOCAMIZA SORU SORMAYA ÇEKİNİRDİK.NEDENİ HOCAMIZ İYİ DİNLEMEMİŞSİN NASIL ANLAYAMAZSIN DİYE KARŞILIK VERİR AZARLAR ARKADAŞLARIMIZ ÖNÜNDE KÜÇÜK DÜŞER VE BİR DAHA DA SORU SORAMAZDIK. ÜLKEMİZDE HER ŞEY İDEOLOJİK OLMUŞ ARAŞTIRAN KAFA YORAN İNSAN YOK GİBİ. ÇOĞU KİŞİ BAŞKALARINDAN DUYDUĞU SÖZLERİ AYNEN AKTARIYOR VE OLAYA HEP KENDİ İDEOLOJİSİNDEN BAKIYOR.HİÇ BİR ARAŞTIRMA YOK .


BEN ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİYİM .HOCAMIZA İNANIN BİR ŞEY SORMAYA ÇEKİNİYORUM.DEDİĞİM GİBİ HER ŞEY İDEOLOJİK OLMUŞ YA TERS BİR ŞEY SORAR BAŞIM BELAYA GİRER DİYE KORKUYORUM.TAMAM KABUL EDİYORUM HERKESİN BİR DÜNYA GÖRÜŞÜ VAR VE O BAKIŞ AÇISIYLA DÜNYA BAKIYOR.AMA DİĞER GÖRÜŞLERİDE ÖĞRENİP SORGULAMAMIZ GERKMİYOR MU? O ZAMAN DOĞRUYU ÖĞRENİRİZ GİBİME GELİYOR.YANİ SADECE BENİM DÜŞÜNCELERİM DOĞRU BAŞKALARININ YANLIŞ DERSEK NE KADAR İLERLEYEBİLİRİZ Kİ.


BUNU NİYE SİZE YAZDIĞIMA GELİNCE SİZE ÇOK İNANAN BİR İNSANIM VE BEN HAYATIMDA HEM İBADETLERİNİ YERİNE GETİRİP HEM DE DÜNYADA BAŞKA GÖRÜŞLERE SAYGI DUYAN ONLARI OKUYUP ARAŞTIRAN BİRİ OLARAK İLK DEFA BUNU SİZDE GÖRDÜM. BU BENİ ÇOK ŞAŞIRTTI. UMARIM BEN DE SİZİN GİBİ BİR İNSAN OLURUM.


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın Murat Bey,


İleri sürdüğünüz görüşlere tamamen katılıyorum. Ne yazık ki günümüz Türkiye’sinde duyan, düşünen, inceleyen, araştıran, muhakeme eden, mukayese eden insanlar gittikçe azalıyor. Çünkü okullarımız, sosyal hayat, özellikle medya düşünceden öyle uzak ki. Sevgili Murat Bey, benim lise ve üniversite yıllarımda gazeteler öyle zengin, öyle dolgun çıkardı ki inanın bana içindeki makaleleri keserken kolum yorulurdu. O makaleleri konularına göre tasnif eder, özel dosyalarına koyardım. Sonra onları tekrar tekrar okurdum. Bugün gazeteler incelemeyi, araştırmayı, düşünmeyi idam etmişler. Hep magazin, hep magazin. Birtakım sokak adamlarının, sürtüklerin, adi, iğrenç, müstehcen, müstekre fotoğrafları ile dolu gazeteler. Hiçkimse bu rezil gidişe dur demiyor, demeyi, aklından bile geçirmiyor. Televizyonlar hakeza, artık haberlerin arasına bile magazin karışıyor. Bir yıl evvel mahkeme kararıyla boşanmış iki insanın dedikoduları ısıtılıp ısıtılıp adı büyüğe çıkmış televizyon kanallarında, gazetelerde ortaya sürülüyor. Halkımız öylesine sindirilmiş, öylesine uyuşturulmuş ki bu paçavralara para verip alıyor, adına televizyon denilen o aptal kutularının önünde hayatının en kıymetli zamanlarını harcıyor. “Yeter senden çektiğim, ey tersi dönmüş ahmak” diyemiyor, “Söndür sigaranı efendi” diye gürleyemiyor. Biraz daha miskinleşiyor, biraz daha sünepeleşiyor. Koca koca profesörlerimizin çoğu birer firavun taslağı. Soruyorum size hangi üniversitede ilmi araştırma var? Hangi profesörün kitabı Batı üniversitelerinde referans olarak kabul ediliyor? Sevgili Murat Bey, böyle bir ülkede düşünce nasıl gelişecek? Düşünce öyle nazlı bir çiçek ki yetişebilmesi, gelişebilmesi, ışıklarını yayabilmesi için sevgi istiyor, saygı istiyor, hoşgörü istiyor. Bugün Türkiye’mizde düşünceye saygı diye bir kavramdan bahsetmek mümkün mü? İnsanların ağzında birtakım beylik sloganlar. Onları sakız gibi çiğniyor, onlarla geviş getiriyorlar.


Volter, “Senin söylediklerine inanmıyorum, ama onları söyleyebilmen için gerekirse canımı bile verebilirim” diyordu. Bugün Türkiye’mizde böyle kaç kişi çıkar. Bozulma zamanındaki yeniçeri zihniyeti bütün çirkinliği ile, bütün vahşeti ile hüküm sürüyor. Adına papa denilen bir soysuz çıkıyor, benim inancıma, uğrunda her an ölümü göze aldığım Peygamberime alçakça, şerefsizce dil uzatıyor, hakaret ediyor. Bu hayasızlığından dolayı özür dilemeye tenezzül bile etmiyor. Yanlış anlaşıldım diyerek ikinci defa inanan insanlara hakaret ediyor. Adına dinci basın denilen bir kısım zavallılar, bu alçakça sözleri, bu hakaret dolu ifadeleri kimbilir hangi menfaatleri, kör olası çıkarları için yeterli görerek bunu özür olarak kabul ediyorlar. Yahu adam sana hakaret ediyor, sen diyor öyle aptal, öyle geri zekalısın ki benim sözlerimi bile anlamaktan acizsin ve sen utanmadan bunu sineye çekiyor kabul ediyorsun. Murat Bey, böyle bir ülkede siz hangi düşünceden bahsediyorsunuz, düşüncenin gelişebilmesi için aşk lazım, iman lazım, hakikat uğrunda ölmeyi göze almak lazım. Durum bu kardeşim. Ama bütün bunlara rağmen bu pislikleri, rezillikleri, adilikleri gördükten sonra da yine kendimizi yetştirmeye çalışacağız, gecemizi gündüzümüze katacağız, canımızı dişimize takacağız, yetişebilmek, olgunlaşabilmek, hak ve hakikat aşığı olabilmek için ölesiye çalışacağız. Ne vakte kadar; son nefesimize kadar. Nerede; her yerde. Olanlar kesinlikle sizi yıldırmasın, gerçeğe olan aşkınızı baltalamasın. Mücadele, mücadele, mücadele... Bütün ömrü bir cephedeymiş gibi yaşayacağız. Sevgili Murat Bey, Allah feyzinizi artırsın.


Selam, sevgi ve saygı ile.



Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]