Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Çocuklar ve Başarı.
Gönderen : Özden
Tarih : 3/31/2017 2:20:19 PM


.


Efendim,
Bu gunlerde yine cocuklar , onlarin ilgi alanlari, calismalari ve basarilari ya da bazen basarisizliklari uzerine yogunlasmaktayim.
Bir cocuga sahip olmanin, daha dogrusu Rabbimin bize emanet olarak verdigi bu harkulade varliklarin sorumlulugunu ustlenmenin en zor yani kendi kisiligimiz, isteklerimiz ve arzularimiz ile onlarinkini ayirabilmek herhalde. Onlar icin en iyi olani dusunebilmek kolay degil, kendi gerceklestirmek istediklerimiz , yada zamaninda gerceklestiremediklerimiz sirada beklerken.
Oysa onlar bagimsiz birer birey, farkli huy, mizac, yaradilis, yetenek ve fikirlere sahipler. Bunlari iyi algilimali ,degerlendirmeli ve onlara kendi kisilik ve yetenekleri dogrultusunda bir yol cizebilmek icin yardimci olmaya calismaliyiz. Onlarin yerine biz kendimizi bir yarisin icinde bulmadan!!!


Aslinda hep basarili , hep mukemmel, hep birinci olmalari da gerekmiyor. Kim kusursuz ki?.. Ya da kim herseyi ile mukemmel, her konuda hep birinci???
Yalnizca mutlu olmalari, yaptiklarini sevmeleri ve de sevdikleri konuya yogunlasmalari gerekli…Belli bir standartta genel kulturu aldiktan sonra kendi ozelliklerine en uygun konuda egitim alabilmeliler.
Tabi bunu soylemek, yada istemek kolay.. Ya gerceklestirmek ??? Bu icinde bulundugumuz egitim ogrenim ortaminda, sosyal cevrede bu hic de kolay degil. Iste bu noktada bizim yardimimiza ihtiyaclari var.
Okul basarisi her zaman hayat basarisi olmuyor. Bununla ilgili bir arastirma kitabi almistim, hala arada bir acar okurum. Okul hayatinda hep en basarili olan bir ogrencinin gun geliyor hayatta hic mutlu olamadigini, istedigi iste calisamadigini, iyi bir evlilik yapamadigina sahit olabiliyoruz. Ya da okulu zorla bitiren birinin cok basarili bir is hayatina sahip oldugunu… Burada esas olan cocuklarimiza zorla her bilgiyi ogretmek degil. Onlardan daima birincilik yada derece bekleyerk kendilerini dev aynasinda gormelerine sebep olmadan , mizac ve yeteneklerine uygun konuda , sindirerek , sevdirerek egitilmelerini saglamak.


1972 -73 yillariydi. Ankara’nin Kizilcahamam ilcesinde ilkokul ikinci siniftayim.
Ogretmenimi ve sinifimi cok seviyorum. Okula gitmeden 2 sene kadar once okumayi soktugumden sinif duzeyine gore biraz daha detayli hikayeler hatta romanlar okuyabiliyorum. Bir gun ogretmenim Sati Kocak Hanim sinifa geldi ve Verem Savas haftasi nedeniyle bir yazi yarismasi duzenlendigini , bu konu ile ilgili arastirma yapmamizi, iki gun sonra sinifta bu konuda bir kompozisyon yazdiracagini soyledi. Eve dondugumde aneme babama sordum veremle savas nedir diye. Babacigim hemen ansiklopedileri acti onume dizdi. Bunlari iyice oku ve kendine gore bir ozet cikar hepsinden bakalim dedi. Ben iki gun boyunca okudum, belli yerleri not alip iyice belledim. Gunu geldiginde ogretmenimiz hepimize beyaz kagitlar dagitti ve Verem Savas ile ilgili en az bir sayfa bir yazi yazmamizi istedi. Ben dikkatle butun bildiklerimi yazmaya basladim. Bir hafta sonra sonuclar aciklandi. Ilce duzeyinde yapilan bu yarismada birinci olmusum. Cok sevindim tabi.. Annem ve babam da oyle.. Fakat birkac gun sonra bir ders sirasinda aniden kapi acildi , iceri mudur bey ve yaninda tanimadigimiz bir baska bey girdi. Sonradan bu beyin mufettis oldugunu ogrendik. Ogretmenimizle konustular, beni kaldirdilar, verem savas ile ilgili bazi sorular sordular ve gittiler. Sonraki ders , sinifimiza yabanci bir ogretmen geldi. Ogretmenimiz siniftan cikti. Bizim yerlerimizi degistirdiler, beni tahtanin onune ogretmen masasinin yanina cektikleri siraya tek basima oturttular ve hepimizden tekrar verem savasla ilgili birer kompozisyon yazmamizi istediler. Ben yine zaten aklimda olan , bildigim herseyi yapabilcegim en guzel haliyle yazdim. Basimda dikilen yabanci ogretmen bir an bile gozlerini benden ayirmadi. Sonradan ogrendigimize gore: sinif arkadaslarimdan birisi evde benim kazandigimi soyleyince ailesi cok uzulmus, hatta belki sinirlenmis. Arkadasimin Savci olan babasi okula gelmis , ogretmenimle sonra mudurle gorusmus, kendi kizinin daha iyi olmasi gerektigini soylemis kagidimin incelenmesini istemis. Kagidimi incelemisler ve bunun bir ikinci sinif talebesinin yazamayacagina karar vermisler. Olay dahada buyumus ogretmenin bana yardim ettigi iddia edilmis okula mufettis gelmis. Ve az once de anlattigim gibi yazi yarismasinin bizim sinifta tekrarlanmasina karar verilmis. Bir iki gun sonra okul muduru beni ve ailemi odasina cagirdi ve ikinci kez yazdiklarimin ilk kez yazilandan daha da iyi oldugunu, birinciligi gercekten hakettigimi acikladi.Olanlar icin cok uzgun oldugunu da belirtti.
Bir hafta sonu kucuk kasabamizin tiyatro salonunda yapilan tiyatro,sir ve folklor gosterilerinin ardindan sahneye cagrildim ve odulum olan bir kutu 12 renk kuru boya, bir hatira defteri be bir saat seklinde kalemtrasi milli egitim mudurunun elinden aldim. Beni metheden kisa bir de konusma yapti. Hediye paketim elimde annemlerin yanina kosarken gozlerim arkadasima ve ailesine takildi. Herkes beni oper tebrik ederken onlar baslarini cevirip salondan ayrildilar… O hediye paketindeki boyalar cabuk bitti, hatira defteri doldu, kalemtras acmaz oldu ama ben onlari hep sakladim. Ve her baktigimda o gunki kirginligimi , uzuntumu hatirladim. Ve kendi kendime soz verdim; bir gun cocuklarim olursa , onlari istemedikleri hicbir sey icin zorlamayacagim, basaramadiklari zaman kizmayacagim, sadece kendileri ile yarismalarini istiyecegim. Ve onlari asla baskalari ile kiyaslamayacagim.


Sevgi ve hurmet ile Rabbime emanet olun.


Ozden CICEK
Creative Wood Painting Lady
Dubai
www.ozdencicek.com


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın Özden Çiçek,
Çok değerli Özden Hanım, mektubunuz yine beni sevinçten çılgına çevirdi. Çocuk terbiyesindeki bir minicik nüansa objektifinizi öyle bir çevirmişsiniz ki, ne yazık ki pek çok insan bu noktayı gözden kaçırıyor. O sizin çocukluğunuzdaki sınıf arkadaşınızın ailesinin içine düştüğü durum ne kadar utandırıcı, yüz kızartıcı bir durum.
Özden Hanım, bana sorsalar “dünyanın en zor işi nedir?” deseler, hiç düşünmeden “çocuk yetiştirmektir” derdim. Fatih Sultan Mehmet’in hocası Molla Gürani’ye karşı babasının takınmış olduğu tavır beni hep heyecanlandırır. Çocuk terbiyesinde sınırlar o kadar önemli ki bu sınırları da ancak iyi terbiye görmüş, manen yetişmiş anne babalar yapabiliyor. Ve bütün bunların arasında sizin gibi olağanüstü değerli insanlar, nur gibi, ipek gibi, melek gibi yetişiyorlar. Sevgi güzel, saygı güzel, ilgi güzel ama nereye kadar. Ne yazık ki bugün birçok aile çocuklarını iyi yetiştirebilmek için, iyi yetiştirebilmek adına pek çok yanlışlar yapıyor, kendilerini de çocuklarını da berbad ediyorlar. Ortalık firavun namzetleriyle doluyor. Anne baba çocuklarına sadece bencilliği, egozmi, kendileri için yaşamayı aşılıyorlar. Allah sizin uyanıklığınızı, farkındalığınızı cümleye nasib etsin. Selam, sevgi ve saygı ile.


Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.
Himetleri Üzerimize Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]