Hepimiz hayatın kötü olduğundan binlerce sıkıntısı meşakati olduğundan şikayetçiyiz ve bu yüzden inanılmaz ızdıraplar içindeyiz. Ama düşünmemiz gereken bir şey var acaba biz hayatı kötü görüyor olmayalım. Eğer böyleyse sebep ne diye sorarsak bence nefsimiz, dünyevi arzu ve isteklerimiz ve bunları karşılama isteği sınırsız tüketme ihtiyacı tükettikçe mutlu olacağımızı düşünmedir. Aslında hepimizin sıkıntısına çözüm Allah rızası için saygı duymak sevmek birbirimizin ihtiyacını karşılamak için gücümüz yettiğince çalışmak.Başımıza gelen kötü olaylara da Allah’tan gelen her şeyde bir hayır vardır diye bakabilmektir ve sabredebilmektir
Eğer Hz Mevlana da bizim gibi düşünseydi her şeye şikayet etseydi yaşama nefsani pencereden baksaydı böyle güzel bir hayat yaşayıp böyle güzellikler bırakabilir :miydi Asırlar sonrası insanların hayatlarına ışık olabilir miydi onların dertlerini çare olabilir miydi. Biz de kendimizi zorlayıp nefsimizi müslüman etmeye her zaman daha iyiye daha güzele ulaşmaya ve diğer insanların hayatına güzellikler katmaya çalışmalıyız. Bence bu güç Allah tarafından bize verilmiş ve biz bu gücü açığa çıkarmalıyız
Şikayet, memnuniyetsizlik, ekşi yüz, hayatı hep kötü gözleriyle görmek ve göstermek günümüz insanlarının bir yaşama üslubu oldu. Geçen gün Sakarya Caddesindeki bir balıkçı feryad ediyordu. “Nedir bu insanlardaki lanet surat, kimsenin yüzü gülmüyor, herkesin yüzünden düşen bin parça. Bıktım, usandım artık. Bir güleryüz görmek istiyorum” diyordu. Bütün şikayetlerin kökeninde şükürsüzlük yatıyor. Şükretmemek, halinden memnun olmayanların ilk yaptıkları iş. Acaba onlar sahip olduklarının, ellerindekilerin farkındalar mı? Acaba bizler yediğimiz yemeğe, giydiğimiz elbiseye, çevremizdeki dostlara, sevenlerin sevgisine layık mıyız? Ne sanıyoruz kendimizi. Onu beğenmeyin, bunu beğenmeyin, tenkid, tenkid, tenkid. Şunu iyi bilelim ki bu kafayla hiçbir yere varamayız. Hiç kimse bizi sevmez. Hiç kimse bize saygı duymaz. Yapılacak iş bu saçmalıkları bir tarafa koyup Allah rızası için birbirimizi sevmek, birbirimize yardımcı olmaktır. Seven, sevilir, sayan, sayılır. Güzel, çok güzel, inanılmayacak kadar güzel bir dünyada yaşıyoruz. Kainat binbir güzellikle dolu. Yunus Emre “Cümle yerde Hak nazır, göz gerektir göresi” diyor. Kur’an-ı Kerim’de “Ne yana bakarsan bak, Allah’ın vechi oradadır” buyruluyor. Bırakalım çevredeki saçmalıkları, bırakalım gazetelerdeki, televizyonlardaki zırvaları, ilme koşalım, dine koşalım, tasavvufa koşalım, müziğe, resme, edebiyata, şiire koşalım. Güzellikleri yaşayalım. Hayatımızı o kadar güzel yaşayalım ki kendimiz de, yaşantımız da şiir gibi olsun. İçimizi, güzelliklerle dolduralım. Ne bekliyoruz?