Aziz Büyüğüm, Çok Sevgili Nur Yüzlü Babacığım,
Size ve bütün dostlara sonsuz hayırlara vesile olacak ve inşallah daha nicelerini hep birlikte sağlık ve huzur içinde ihya edebileceğimiz üç aylar dilekleriyle merhaba...
SABRİ BABA İLE SOHBETLERDEN İNCİLER
Vücud bir mabed, içinde Allah var!
Aşk, iki insanın elele vererek Allah’a ulaşma yolunda ilerlemesidir.
Biz rahmetli eşim Rana Hanım ile içimizdeki Allah’ı birleştirdik. O nedenle evliliğimiz muhteşem oldu.
İnsanın sevgisi, imanı ölçüsündedir.
Rahmetli Hocam Op.Dr. Münir Derman Hazretleri şöyle derlerdi: “Öyle sabırlı olun, öyle sabırlı olun ki sabırda Allah ile yarışın.”
İnsan ayrılırken bile büyük olmalı.
Babannem, her an her şeye hazırdı.
Rahmetli babannem şöyle derdi: “Bir insanın iki gözü birden gülmez. Bir gözü gülerse bir gözü ağlar. Hayatın kanunu budur.”
Deşarj oluyorum diye sıkıntılarından bahsetmek yeni şarjlar getirir. Deşarj olmak için pozitif enerjisi olan bir ortam gerekir.
Rahmetli babannem şöyle derdi: “Kış kışlığını, puşt puştluğunu yapacak.”
Rahmetli babannem değerli, görmüş, geçirmiş insanlar hakkında şöyle derdi: “Yavruum, o kırk puşttan, kırk muşta yemiş.”
Âma Peygamber var ama sağır Peygamber yok. Kulak çok önemli bir organ.
Duymak çok özel bir hassa, bunu düşünmek gerek.
İnsanın en önemli özelliği konuşmasıdır. Söylenen söz vücut bulur.
-Soru: “İnsan dertlerini anlatmalı mı? Bazan halk arasında “içine ata ata hasta olmuş” deniyor bazı kimseler için?”
-Cevap: “Hayır, anlatmamalı!”
Sükut etmek bazan en iyi cevaptır.
Rahmetli annem Sabiha Hanım şöyle derdi: “Hayır söyle işine, hayır gelsin başına.”
-Soru: “Biz eşya için bile dua etmeli, onlara sevgi göstermeliyiz buyuruyorsunuz. Peki, eşya bizden sevgi ve dua bekliyorsa, onlar da bize dua ediyor, bize sevgisini gösteriyor mudur?”
Cevap: “Evet! Öyle olmasaydı yirmi, otuz senelik ceketlerimi, kravatlarımı, eşyalarımı yıllardır kuru temizlemeye bile vermeden yeni gibi kullanabilir miydim?”
Kimin içinde ne var bilemeyiz (Her gördüğünü Hızır bil, her geceyi Kadir).
Kendi kendisiyle dost olamayan başkalarıyla da olamaz. Kendi kendisiyle dost olmanın yolu Allah’a ve Peygamber’e daha çok yaklaşmaktan geçer.
Manevi büyüklere bazan tecelliler olur. O anda onların yanında bulunursan ne istersen kabul edilir, reddedilmez!
Maneviyatı gerçek anlamda yaşayan insanlar, en az bir güzel sanat dalıyla ilgilenen kimselerdir. Ben genç kız olsam bir güzel sanatla uğraşmayan biriyle ölüm bahasına da olsa evlenmem. Çünkü güzel santlarla ilgilenmeyen bir kimse diğer güzellikleri de gereği gibi algılayıp takdir edemez.
Evlenilecek kimse olduğu gibi görünen, samimi birisi olmalı. Arada güzel bir diyalog kurulabilmeli. Bunun için de ortak noktaları olmalı. O nedenle inanan bir hanımla inanmayan bir kimse evlenirse bu Shakespeare’nin trajedilerini bile aratır.
Çocuğa güzel şiirler ezberletelim ki edebiyat sevgisi aşılansın. Onlara renkli kalemler alalım, resme alıştıralım. Onları televizyonun kölesi haline getirmeyelim. Mümkünse bazı programları beraber seyrederek yorumlayalım.
Hayat okulu önemli, ders çalışmakla hayat öğrenilmez, asıl okul, hayatın öğrettikleridir.
Bazı misafirle çocuklar birarada oturmalı, onlara sorular sormalıdır. Hayat böyle öğrenilir.
Sonsuz hürmet, selam ve sevgiler sunarak güzel ellerinizden öpüyorum sevgili babacığım. Bütün çalışmalarınızın sağlık ve afiyetler içinde en güzel sonuçlara ulaşması niyazıyla Allah’a emanet olun, hoşçakalın...
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Kıymetli yavrum, içlerinde rahmetli hocama, babanneme ve anneme ait olanların da bulunduğu güzel sözleri tesbit edip göndermişsin. Gece vakti içimi ışıttın. Çok teşekkür ederim. Süleyman Peygamber ne güzel buyuruyor:
“Güzel sözler, petekten damla damla sızan bala benzerler”
İnsan onları okuyunca, işitince kalbinde bir ferahlık duyuyor. Göğsünün genişlediğini hissediyor. Ve insan ister istemez Resulullah Efendimiz’in o mübarek Hadis-i Şerifini hatırlıyor.
“Ya hayır söyle yahut sus”
Allah’ım bu ne muhteşem söz. İlkokul günlerimden beri hergün okuyorum. Bazan geceleri tesbihle zikir olarak çekiyorum. İçim öyle ışıyor, öyle güzelliklerle doluyor ki bir insan bir tek bu Hadis-i Şerifi bütün nüanslarıyla aile hayatında, iş hayatında, sosyal hayatında yaşayabilirse herhalde velayet makamına kadar ulaşır.
Değerli yavrum, sen de nerede güzel bir söz işitirsen, okursan derhal onu defterine yaz. Bu ömür boyu biriktireceğin en güzel hazine olur. Rahmetli profesör Süheyl Ünver “Daima” derdi, “yanınızda defter, kalem bulundurun. Otobüste giderken, yolda yürürken, çarşıda alışveriş yaparken o sözü derhal defterinize yazın”. Hatırlarsın yıllarca evvel Kızılay’da gidiyordum. Önümde beş altı yaşlarında iki küçük kız çocuğu bıcır bıcır konuşarak gidiyorlardı. Birinin söylediği söz harikulade güzeldi. Hatırlarsın, bir hastaya gitmek konusunda konuşuyorlardı. Biri dedi ki “Süheyle’ya gidemedim. Çünkü çiçek alacak param yoktu.” Arkadaşı “Bak” dedi, şurda nergis satılıyor, benim yanımda birkaç kuruş var, gidelim alalım”. “Aa” dedi arkadaşı, “hiç hastaya nergis götürülür mü, çok hafif kaçmaz mı?” Onun üzerine o müthiş söz geldi:
“Dostum beni arasın da acı fındıkla arasın.”
Bu sözü çok beğenmiştim. Derhal cebimden defter, kalem çıkardım, unutmayayım diye yazdım. Aradan yıllar geçti. Kime söylediysem hayran oldu.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.