Şeytan, sadece kötülüğü değil, sevgiyi de kullanarak insanları doğru yoldan çıkarır. Hatta sevgiyle yoldan çıkardığı insanlar, kötülük ve vesveseyle yoldan çıkardığı insanlardan çok daha fazladır. İnsanların çoğu hem dünya hayatlarında, hem ahiret hayatlarında yanlış kimseleri ve yanlış şeyleri sevmekten kaybetmiştir. Bunun sayısız örneği vardır.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) "Kişi sevdiğiyle beraberdir" buyurmuştur. İnsan kimi seviyorsa onunla arasında manevi bir bağ oluşur. İyileri seven iyilerden olur, kötüleri seven kötülerden olur. İki dünya mutluluğunu yaklamak isteyen bir kimse her zaman iyileri sevmeye ve onlarla beraber olmağa çalışmalıdır. Etrafında böyle kimse yoksa Allah ve Resulü’nün yoluna ulaştıracak Allah dostlarını ve manevi büyükleri sevmeli, onların kitaplarını okumalı, sözlerini hayatına geçirmelidir.
Bir Allah dostu, birgün gülistandan geçerken bakmış ki, güllerin arasında dikenler, ayrık otları, yabancı otlar var. “Bu güllerin arasında bu otların dikenlerin ne işi var? Bunlar olmasaydı daha iyi olurdu” derken, otlardan birisi seslenmiş: ”Efendi, biz halimizden memnunuz, sen bize karışma. Bizim ne otu olduğumuz önemli değil, nerede ve nelerin arasında olduğumuz önemli. Bizim kıymetimiz bu güllerin yanında vardır. Ahirette hiç kimseye sen kimsin demezler, sen kiminle idin derler.” demiş.
Ahiretde nerede ve kimlerle beraber olmak istiyorsak, buna dünyada karar verip tercihimizi yapmalıyız. Çünkü burada kimlerle berabersek ve kimleri seviyorsak ahiretde de onlarla beraber olacağız.
İmam-ı Rabbani Hazretleri buyurmuştur ki:"Allahü teala bir kuluna iki şeyi vermişse, ona her şeyi vermiştir ve tam vermiştir. Onun bir başka şey istemeye hakkı yoktur. Birincisi ehl-i sünnet itikadı. İkincisi Allahü tealanın sevgili bir kulunu tanıması ve onu sevmesidir."
O halde buna sahip olan bir insanın şükrünü iyi yapması lazımdır ki elinden gitmesin. İman nimetinin bizden gitmemesi için Rabbimize gece gündüz şükretmek ve bize kadar gelen emaneti bizden sonra gelenlere Allah rızası için aktarmaya çalışmak gerekir. Çünkü yarın ahirette Cenab-ı Hak, "Ey kulum, senin kurtulman için sayısız kulum kendini feda etti. Kale kapılarında, surların önlerinde, meydanlarda, savaşlarda her yerde canlarıyla, kanlarıyla, mallarıyla hepsi kendilerini feda ettiler. Peki sen ne yaptın?" derse insan cevap veremez. Nimet ne kadar büyükse, onun getirdiği mesuliyet de o kadar büyüktür.
Mevlânâ Halid Hazretleri buyuruyor ki; "Büyüklerin gözünden düşmek, yedi kat gökten düşmekten daha fenadır. Evliyanın kâlbinde yer eden dünya ve ahiret seadetine kavuşur, bahtiyar olur."
Dünya ve ahiretde huzur ve saadet isteyen bir kimse Peygamber Efendimizi (S.A.V) sevmeli, O'nun sevdiklerini sevip, sevmediklerinden uzaklaşmalı, O'na uymalı ve O'nun vârislerinin kıymetini iyi bilmelidir.
Saygı ve sevgilerimle
Öğrenci