Sayın Nurten Hanım,

22.3.2007 tarihli mailinizi aldım.

Efendim, gönderdiğiniz mail içimde duyduğum çok büyük acıya merhem olur inşallah. Uykusuz geçen bir gecenin sabahında duyulan ıstırap daha da artıyor. Ne kadar güzel yazmışsınız, teşhisinizde ne kadar haklısınız. Ben de sizin gibi düşünüyorum. Bu gibi durumların önce bizim kötülüğe karşı, iğrençliğe karşı reaksiyonumuzu ölçmek iiçin yapıldığına inanıyorum. Karşımızdaki düşman adım adım ilerliyor. Ne dereceye kadar çöktük, çökertildik, onu tesbit etmek istiyor. Bu hareketin sadece aldatılmış, iğfal edilmiş bazı zavallı gençlerin bir sapıklığı olarak görülemez. Onun arkasında bir düşman karargahının tesbitler yaparak adım adım ilerlemesi var. Bu hadise beni o kadar üzdü, o kadar yıprattı ki hasta gibiyim. İçimden sürekli ağlamak geliyor. Memleketim için, bayrağım için, bu topraklar için hayatlarının baharında şehit düşenlerimiz için. Kıbrıs’ta iki gün evvel bir toplantı oluyor. Adına Kıbrıs başbakanı denilen bir namussuz, bir şerefsiz, bir rezil, bir Türk ve İslam düşmanı, bir hayasız, bir kepaze adam İstiklal Marşımızı okutturmuyor. Şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunmuyor. Bu yüz karası, iğrenç yaratık gitse de Karaoğlan şehitliğindeki hayatlarının baharında şehit düşerek yatan çocuklarımızı bir görse. Bu hayasız ve iffetsiz adam Türk askeri çekilip gitsin diye Yunan Marşı çaldırıyor. Artık bu olaydan sonra sadece bu adam Allah’ın lanetine terk edilir. Onun ve onun gibi düşünenlerin Allah belasını versin.

Kıymetli yavrum, durum bu. Düşman dört taraftan saldırmış.

“Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini”

Bu durumda herşeye rağmen yılmak yok, teslim olmak yok, kanımızın son damlasına kadar vatanımızı, onun manevi değerlerini ölüm bahasına da olsa savunacağız. Allah yardımcımız olsun.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :