Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Herşeye rağmen mücadeleyi bırakmamak
Gönderen : Özden Çiçek
Tarih : 3/22/2007 8:49:22 PM


Efendim,


Dün internetten gazetelerde okuduğum iki olay üzerine bu gün yine çocuk ve eğitim konusunu ele almayı düşünüyordum.. Birinci haber RTÜK ile ilgili idi. TV kanallarında yayınlanan sihirli dizilerin çocukları yanlış etkilediğini ve izlenilmemesini tavsiye eden bir yazıyı internet sayfalarında yayınlamışlar. Diğer haber ise yine bilgisayarın çocuklar üzerindeki olumsuz etkisini anlatıyordu.. Çocuğun çok fazla bilgisayar başında oturmasının önün zekasını geliştirmediğini tam aksine körelttiğini belirten bir uzman görüşüne yer veriyordu.. 


Bir de bunların üzerine Sizden gelenler sayfalarında Sevgili Esra hanımın mailini okuyunca tamam iste dedim konuya gerçekten hakkını veren bir mektup. Allah binlerce kez razı olsun.; her satırına katılmamak mümkün değil. Evet ne denli önemli, fakat maalesef göz ardı edilebilen bir konu çocuk eğitimi. Tam bu onu üzerine yoğunlaşmışken diğer mesajlar da geldi Gönül Sohbetlerine.. Sanki bir zincirin halkaları gibi ekleniverdiler ard arda.. Işte herşeyin başı eğitim, Yoksa Allah korusun nereye gidiyoruz, gençliğin halı ne olacak, diye dövünmeye , gözlerimiz yuvalarından uğramış, ağzımız bir karış açık sonuçları seyretmeye başlıyoruz.. Bu noktada ben de çok saygıdeğer Anneniz Hanımefendiyi ve babannenizi saygı ve rahmetle anıyorum. Rabbim mekanlarını cennet etsin. Onları örnek almali , çevremizdekilere, gençlere anlatarak yola koyulmalıyız bizler de … Zira yolun cook basindayiz aslinda..


 


Evet , bu yaz tanık olduğum bir olayı anlatarak başlıyalım isterseniz izlenimleri aktarmaya..… Yaz tatilinde Annemlerin yazlığın olduğu yerde kalıyoruz. Evde bilgisayar ve internet bağlantısı olmadığından kısa süreler ile “internet café” diye adlandırılan bir yere gidip bana gelen herhangi birşey var mı diye kontrol ediyorum. Internet café yi işleten orta yaşlarda bir kadın. Evinin alt katında bir yer açmış hem yazını geçiriyor hem ticaret yapıyor. Gelenlerin çoğu tanıdık, hepsine ismiyle sesleniyor, ve de gelenlerin yüzde doksanı çocuk. Bildiğim kadarı ile yasal olarak çocukların internet cafelere alınması yasak ama yirmi kadar bilgisayarın an az onbeşinde çocuklar oyun oynuyorlar. Hem de bağırıp çağırarak. Denizden çıkıp gelmişler, saatlerce o kapalı alanda ekran başında saçma sapan oyunlar ile vakit geçiriyorlar… Bir iki gidişten sonra ben de mekanın sahibi ile muhabbet etmeye başlıyorum. Ve dayanamıyorum artık soruyorum. Biliyorsunuz bilgisayar çocuklar için zararlı, hele bu oyunlar onları hem fiziksel hem ruhsal etkiliyor, üstelik çok küçükler var aralarında 4-5 yaşlarında henüz okula gitmeyenler bile.. Neden onlara izin veriyorsunuz oynamaları için, neden kabul ediyorsunuz? Kadın boynunu büküyor; “biliyorum, ama inan çoğunun annelerini tanıyorum, evden yolluyorlar git internete diye, hatta kapıya getirip bırakıyorlar ben komşuya gidiyom burda oynasın biraz, yada ben temizlik yapıyom bir saat oynayıversin surda diye.. Ben de istemiyorum bu kadar küçükleri ama annelere anlatamıyorum… Bazen kızıyorum burası çocuk yuvasımı diye.. Oyunlara dikkat ediyorum öyle çok vurdulu kırdılı , silahlı ise oynatmıyorum..” diyor. Bakıyorum gerçekten bazen sansür uygulayıp oyunları değiştiriyor. Ama yinede yapılan işin ne kadar zararlı olduğunu anlatmaya çalışıyorum. “Sen onu önce annelerine anlat diyor”… Hizmeti alan memnun, satan memnun bana ne oluyor dimi? Yinede her gittiğimde elimden geldiğince kadınla konuşup durumun vehametini anlatmaya çalışıyorum..  Digeri , Izmirde bizim eve yakın başka bir internet mekani.. orayı ise bir aile işletiyor. Bazen babayı görüyorum kasada bazen 17 -18 yaşlardaki oğlunu.. birde küçük 10 yaşında kız çocuğu var. bütün gün ve gece hangi saatte gidersen git ordalar. Çok yüksek sesli bir müzik. Içerde yeni yetmeler bağrış çağrış ..Bazen sahibi onlardan daha yüksek sesle bağırark uyarıyor vede az biraz sükuneti sağlıyor. Yine dayanamıyorum soruyorum, bu kız çocuğu niye hep burda diye.. Diyorlarkı bilgisayarı çok seviyor .. iyi de on saatten fazla hep başında ne kadar zararlı biliyormusunuz diyorum , gülüyorlar… evet farkında değiller, görmüyorlar… Geleceklerini nasıl yok ettiklerini görmüyorlar…


Çocuklardan önce aileleri bilinçlendirmek gerekiyor burada. Çocuk sahibi olmak marifet değil, ona nasıl bakacağını , eğiteceğini, yetiştireceğini bilmek gerekiyor. Hatta bilmek de hiç birşey değil. Doğru yolu tutup bilinenleri bir bir uygulamak gerekiyor ki.. Işte büyük mesele bu!... Yoksa sayısız çocuk gelişimi ve eğitimi kitabı okumuş insan görüyoruz, çocuklarıyla ilişkileri çıkmazda.. Burdaki ince nokta sanırım sabır kelimesinde gizli ve de duyguları ile düşüncelerini karıştırmamakta. Olaylar karşısında hemen tepki koyup duygusal davranmamakta yani, sinirlerini, aklını, duygularını kontrol altına alabilmekte ki bu çok uzun bir meseledir. Rabbım izin verirse başka bir yazıya konu olur.


 


Şimdi gelelim bu zamanının çoğunu bilgisayar ve Tv başında geçiren çocukların ileride nasıl insanlar olacağına… Şu andaki gençlikten şikayet ediyoruz.. Bir de gelecek nesli bekleyin … Bu günden farkediyorum ki o zaman oturduğumuz yerde çivilenip kalacağız, gözlerimize ve kulaklarımıza inanamayacağız.


 


Evet okuduğum diğer bir gazete haberinde sihirli dizilerin zararlarından bahsediyordu… Bu fakir, bu konu ile ilgili tam 3 yıl önce RTÜK e ve dizinin yapımcılarına birer mail yollayarak bu konuya dikkat çekmiş ve uyarmıştı.. O zaman RTÜK ten cevap gelmemiş , dizinin yapımcılarından ise “herkes beğeniyor seviyor, size ne oluyor, biz diziyi sürdüreceğiz


karışmayın” mealinde bir cevap gelmişti… Ben bu tür gerçek üstü, yanlış mesajlar veren dizileri oldum olası protesto ediyorum ve evde kesinlikle şeytetmiyoruz. Elimden geldiğince de seyredenleri de uyarmaya çalışıyorum….. Bir burun kıvırdığında istediğini elde eden insanları seyreden bir çocuğa;  çalışmayı , başarmayı, emeğin güzelliğini nasıl öğretebilirsiniz? Sevmediği insanlara buyu yapanları onları hayvana çeviren dizi kahramalarını hayranlıkla seyreden çocuklara insanları sevmeyi, anlamayı, anlaşmayı, affetmeyi, hoşguyu, nasıl açıklarsınız? Komşularını dikizleyen ve gizlice insanların hayatlarına burnunu sokmayı marifet sayan zihniyeti övgüyle anlatan , dedikoduyu özendiren film kahramanlarına hayran bir çocuğa , kul hakkını, giybeti, dedikodunun iki üçü zehirli bir ok olduğunu nasıl söyleyebilir, nasıl inandırabilirsiniz?


 Işte bundan yaklaşık beş yıl önce bu sihirli dizilerden biri yayına başladığında bir bakıp hemen kızları uyarmıştım. O zaman küçükler tabi; “ama anne çok güzel” diye itiraz etmişlerdi. Ben de onlara uzun uzun bunun gerçek olmadığını , insanları ve insanlığı küçümsediğini anlatmaya çalışmıştım. Ikna oldular sonunda. Ancak bir gün onları diziyi seyrederken yakaladım. Beni görünce hemen”Anne nolur kapatma biliyoruz bunlar gerçek değil, güzel de değil ama bütün arkadaşlarımız seyrediyor sınıfta onlar birbirlerine bunları anlatırken biz dışarda kalıyoruz, bilmiyoruz diye bizi küçümsüyorlar . O yüzden bırak da seyredelim bakalım ne oluyor” dediler…. Düşünebiliyormusunuz sosyal çevre nasıl önemli. Dışlanma korkusu onlara aptalca olduğunu bildikleri bişeyi yaptırıyordu… O zaman anladimki sadece birşeyin yanlış olduğunu bilmek yetmiyor. Ne olursa olsun yanlısın yanında olmamayı da öğretmek gerek. Işte burda eğitimin zor yani başladı. Kim ne derse desin doğrudan şaşmamayı öğrendik birlikte….Şimdi yazları Türkiye’ye gittiğimde hala hayretle görüyorum ki çok da akıllı olduğuna, inançlı olduğuna inandığım insanların evlerindeki TV lerde bile bu diziler açık ekranda.. Ne yapalım çocuklar seviyor diyorlar…Gerekçeye bakın… Ben bu diziler için her yere meküplar yazdım bakın…. diye başlıyoruz anlatmaya , ben bir yandan , kızlar bir yandan….


 


Gelelim diğer konuya… Cok sevgili Ayla Hanımın bahsettiği Bilgi universitesinde kurulan klüpten dolayı derin acı hissettim. Ama pek şaşırdığım söylenemez. Uzun yıllardır  sürgelen bir ahlak çöküntüsü kampanyasının sonuçları bunlar..Yıllardır Tv ekranlarından, gazete ve yazılı başından o kadar çok örneği abartılarak överek, hoşgöstererek verdiler ki… Filimlerin dizilerin her birine boyle cinsel sapikligi olan tipleri oyle guzel yerlestirdiler, onlari oyle sevimli gosterdiler ki. .. Olay gittikçe yadırganmaz hale geldi , hatta yadırgayanlar bile gün geldi söz söylemez, eleştirmez oldu. Bu bile onların güçlenmesi, gençliğimizin ahlakını daha da yerle bir etmesi için basamak oldu…


Bundan dört , beş yıl önce eşim Kıbrıs Doğu Akdeniz Üniversitesinde görevli.. Öğrencilerine bir proje veriyor. Arasıtma yapacaklar vede bunun için bir anket düzenlemeleri gerekli. Düzenledikleri anket formunu kontrol için eşime getiriyorlar. Sorulara bakarken dikkatini çekiyor. Anketi dolduracak kişinin kimlik bilgiler arasında; yanı doğum tarihi, uyruğu gibi bilgilerin yanında cinsiyeti hanesine üç seçenek konmuş. Kadın , Erkek ve diğer.. Bu da ne demek diye soruyor öğrencilere.. Hocam insanların


tercihlerine saygılı olalım diyor biri ukalaca.. Birden sinirleri tepesine çıkıyor. Onlara bu konuda iyi bir ders yapıp “Çabuk bunu değiştirin ve bana öyle getirin” diye formu geri veriyor.. Ertesi gün geliyorlar, form değiştirilmiş ve özür diliyorlar…. Ahlak değerleri değiştimi bilinmez.. Ama bunlar tehlikenin ayak sesleri idi… Elbette buna susup oturulmamali. Internet ortamında, yazlı başında eleştirilmeli. Bizim yazımızla, eleştirimizle kim duyar ne yapar demeden duyarlı herkes bu tepkiyi koymalı… Yoksa kısa bir süre sonra Avrupa’da bunların birlikte yaşam hakları var, burdada olsun diye sokaklara dökülürlerse şaşmayalım. Peki ne olur.. Çok açık!.. Tarih boyunca böyle sapkınlıklara izin vermiş toplumlara ne olduysa o olur… Tarih bunun örnekleri ile dolu.. merak eden Yüce Kur’an-imizi bir açsın ve LUT Kavminin başına gelenleri okusun… Ve buna arkasını dönüp görmezden gelen her ana baba bir kez kendi cocuklarını düşünsün. Onların geleceğini gözlerinin önün e getirsin. Onları nasıl uyuşturucu, içki, sigara gibi illetlerden korumak istiyorlarsa bilsinler ki bu hiçbirine benzemeyecek bir illettir…


 


Evet tüm ana babaları, sorumluluk duygusu olan herkesi bu konularda duyarlı olmaya önce etrafındakilerden başlayarak insanları uyarmaya, bilinçlendirmeye davet ediyoruz. Bizim söylemimizle ne olur, kim dinler demeyelim.. Bir kibrit yakalım karanlığa…


 


Saygi ve hurmet ile ellerinizden opuyorum, tum gonul dostlarina sonsuz saygi ve sevgiler. Rabbime emanet olun ve Allah CC yardımcımız olsun! Amin..


 


 


Ozden CICEK
Creative & Decorative Painting 
Dubai


www.ozdencicek.com


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Herşeye rağmen mücadeleyi bırakmamak Yazan Özden Çiçek
Cvp: Herşeye rağmen mücadeleyi bırakmamak Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]