.
Biz on gun kadar once , kizlarimizin okulundaki iki gun tatile haftasonunu da ekleyip Kibrisa kisa bir seyahat yaptik. Aslinda ara tatilinde gitmeyi planlayip biletlerimizi almistik . Ancak babamin ameliyati birden ortaya cikinca Bursa'ya gitmistik. Demek ki plan yapmak bos. Her an her sey oluveriyor insan hayatinda. O nedenle bulunulan ani gerektigi sekilde yasayabilmek onemli... Biz de biletlerimiz yanmasin diye aniden kalkip gidiverdik...
Oylesine guzel bes gun gecirdik ki anlatamam... Kimsenin gelecegimizden haberi yoktu tabi... Sadece can dostumuz Nejla 'ya haber vermistik... Ucaktan indigimizde bir baktik karsilamaya gelmisler.. Havaalani Magusa'ya 45 km oysa... Sonraki dort gun ise ruya gibiydi. Sabah kahvaltisindan aksam yemegine her dakikamiz dostlarla dolu dolu gecti.. Nefis bir bahar havasi, sessiz , sakin huzurlu bir ortam, sevgi dolu dostlar... Ayrilali 5 yil olmus... Eski mahallemize gittik. Kimse bilmiyor gidecegimizi... Komsularim hep yerli Kibrisli... Bizi birden karsilarinda gorunce "Aman be gomsum napan sen burasta "diyerek bir sarilislari vardi ki agladik birlikte... Cocuklarin arkadaslari hep buyumus... Kimi caya alikoyar , kimi bir kahvemi icmeden birakmam diyerek kolumuzdan tuttugu gibi evine goturur... Kimi aksam yemegine alir... El sanatlari ogrendigim kursa gittim ertesi sabah... Hocalarim ordalardi.. Hatta bazi sinif arkadaslarim da ... Hasret giderdik bol bol...
Sakinligi guzelligi hic degismemisti... Ancak Girne'de Besparmak Daglarinin guzelim yemyesil yamaclarina villa siteleri tirmanmisti... Sahil boyu yollar hep villa olmustu... Iyi ki yuksek binalara izin vermiyorlar dedik. Buna da sukur...
Gecirdigimiz her ani paylastigimiz dostlar bizi inanilmaz bir misafirperverlikle agirladilar Allah razi olsun.
Donuste ucak saatlerinden dolayi on saate yakin Istanbul'da kalacaktik. Biz de havalanindan cikip metro ile Sultanahmet'e gittik. Tarihi yarimadayi buyuk bir zevkle ve heyecan ile bir kez daha gezdik. Topkapi sarayinin icinde kaybolduk sanki... Bahcesinden bogazi seyrederken bir kez daha dedim ki Istanbul gibisi yok bu dunya yuzunde... Nefis bir bahar havasi vardi, agaclarda baharlar acmisti... Sarayin ic avlusunda, Arz koskune bakarken kendimi bir minyaturun icine girip de yuzyillar oncesine gecivermis gibi hissettim bir an.. Yanimizdaki bir Ingiliz Turist grubundaki yaslica bir bayan hayranlikla " muhtesem , inanilmaz, harika" diye bagirinca kendi yuzyilima geri dondum... Cocuklar icin de bizim icin de harika bir gun oldu...
Yorgun ve mutlu bir sekilde evimize geldigimizde ise bizi baska bir surpriz bekliyordu.. Bes gundur bakamadigim interneti actigimda 15 yildir gorusmedigimiz bir Japon arkadasimdan gelen maili buldum. "Yukari" benim Ingiltere dil okulundan sinif arkadasim. Benimle Turkiye'ye gezmeye gelmisti. Sonra da ben evlenirken sirf bizim evlilik torenimiz icin ta Japonya'dan kalkip gelmisti... Torende o geleneksel kimonosunu giymisti de herkes bizden cok onunla ilgilenmisti... O kibar ve tatli, saygili hali ile herkesin sevgisini kazanmisti... Eve ilk geldiginde salonda babam iceriye girince ayaga kalkar , o oturmadan oturmazdi. Yemekte babam ilk lokmayi almadan kasiga elini uzatmaz, evdekilere kendi eliyle hizmet ederdi. Anneme yemek yapmaya yardim ederdi.. Hatta oturup bizimle yaprak sarmasi sarmisti... Gelen misafirlere tek tek hosgeldiniz der hatta benim arkamdan sirayla el operdi...
Tam 15 yil olmus gorusmemisiz... Dubai'den tarnsit gecerek baska bir yere gidecekmis. 12 saate yakin havaalaninda kalmasi gerekiyormus. Gorusebilirmiyiz diye soruyordu... Nasil sevindik...
Ucagin inis saatinde gidip onu havaalanindan aldik... Birbirimizi ta metrelerce uzaktan tanidik. Yaslandik falan diyordu ama hic degismemisti. Evlenmemiste... Kizlari gorunce cok sasirdi, hemen arkadas oldular... Ogrettigimiz Turkce kelimeleri hala unutmamis, konusma arasinda kullanmaya calisiyordu... Yine oylesine sade, saygili, dusunceli, rahat...
Sanki hic ayri kalmamisiz gibi... Harika bir gun gecirdik..
Evet bu son on gun epey yogundu... Ama Allahima sukurler olsun eski dostlari gorduk dunya gozu ile... Sevgiyi ve dostlugu paylastik yine.... Birbirimizdeki degisimleri, gelisimleri gozledik... Degismeyen ise paylastigimiz sevgi idi....
Sizleri de cok ozledim bu arada.. Dun ve bu gun Gonul sohbetlerini okuyorum... Butun dostlara cok selam ve sevgiler yolluyorum... Site yöneticimize de sevgiler. Kolayliklar diliyorum...
Sizin de o gul kokulu mubarek ellerinizden opuyorum... Rabbime emanet olun... Sonsuz sevgiyle..
Decorative & Creative Painting
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Şükürler olsun Özden Hanım’ın mailine yeniden kavuştuk. Ne kadar güzel bir ifadeyle anlatmışsınız. Sanki okurken su gibi akıyor. Özellikle o Japon arkadaşınızdan bahseden bölüm beni çok duygulandırdı. Ne güzel bir insan. Bütün incelik, zarafet, kibarlık, asalet sanki o Japon Hanımı üzerinde toplanmış. Ona sevgi ve saygı duymamak mümkün mü? Allah ondan razı olsun. Bu güzelliği bize de yaşattığınız için size çok teşekkür ediyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.