.
Efendim öncelikle ellerinizden öper, selam ve saygılarımı sunarım.
Müsait iseniz iki sorum olacaktı. 3 yaşında bir oğlum var. Daha şimdiden söz geçiremiyoruz. Son zamanlarda daha da hırçınlaştı. İstediği şey yapılmadığı vakit o kadar ağlıyor ki anlatamam. Oyuncaklarını yerlere atıyor bize vuruyor. Söylediğimiz herşeyde ilk lafı hayır oluyor. Biz bir yerlerde yanlış mı yaptık. Her istediğini yapmamaya çalışıyoruz, bırakıyoruz ağlıyor. Sonra kendisi özür dilerim deyip yanımıza geliyor ama ertesi gün kaldığımız yerden devam ediyoruz. Nasıl terbiye etmeli. Kimisi diyor ki biz çocuklarımızı ağlatmadan büyüttük. Ağladığında dikkatini başka şeye çekin, oyalayın. Kimi diyor ki bırakın ağlasın eninde sonunda susar. Doğrusu nedir? Acaba anne-baba çalıştığımız için mi nazı bize geçiyor. Bu küçük kalbi kırmadan nasıl tamir etmeli. Bir de efendim geçen yıl çocuğum üşütecek gibi olduğu zaman bir küçük bebe aspirini verirdim ertesi gün sapasağlam olurdu.doktora da sormamıştım, kendim vermiştim. Artık doktorlar bebek aspirininin aslında bebekler için olmadığını, belli yaşa kadar da tehlikeli olduğunu, verilmemesi gerektiğini söylüyorlar. Korkumdan bu sene hiç vermedim. Daha kış gelmeden iki kez nezle oldu. Geçen yıl aspirin sayesinde koca kış bir defa bile hastalanmamıştı. Aspirinde ne var da artık tavsiye edilmiyor.
Yardımcı olabilirseniz sevinirim.
Gerek kardeşim gerekse ben sitenizi düzenli takip etmeye başladık. Geçen gün anneme de şiirlerinizi dinlettim. Sizi de bilgisayar ekranında saygı ve hayranlıkla izledim. Allah gücünüzü artırsın, yardımcınız olsun. Düşündüm acaba bir Sabri Tandoğan daha dünyaya gelir mi.
Saygılarımla,
Mübarek ellerinizden öperim.
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz.'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Selva Hanım,
Kıymetli yavrum, ilginize, temiz duygularınıza çok teşekkür ederim. Gelelim üç yaşındaki prense. Değerli yavrum, kusura bakmayın siz bu çocuğu çok şımartmışsınız. Daha şimdiden onu firavunluk yoluna sokmuşsunuz. Aman yavrum, çok dikkat edin, üç yaşında bir çocuk herşeyi anlar. Ona çocuk gözüyle bakmayın. Onunla bir büyük adamla konuşur gibi konuşun. O, ağlamayı bir koz olarak kullanıyor. Size hakaret ediyor, size zulüm yapıyor. Elindeki silah da gözyaşları. İstekleri makul olmayınca bunu ona bir büyük insana anlatır gibi saygıyla, edeple anlatın. Dinlemezse, elindekileri size fırlatırsa katiyyen geri dönüşü olmadan onu gözyaşlarıyla bırakarak oradan uzaklaşın. Bırakın ağlasın, saatlerce ağlasın. Bunun hiç önemi yok. Önemli olan onun silahını elinden almak. Bu konuda zaaf gösterirseniz ilerinin bir firavununu kendi elinizle yetiştirmiş olursunuz. Japonlar, çocuklarına bir hükümdara davranır gibi davranıyorlar. Son derece dikkatli, son derece saygılı ama asla şımartmıyorlar. Ne pahasına olursa olsun... sevmek başka, şımartmak başka. Kusura bakmayın, siz bu çocuğu sevmekten çok şımartmışsınız. Benden söylemesi. Belki kızacak, darılacaksınız. Unutmayın ki dost, acı söyler. Çocuğa bağırıp, çağırmakla, elindekileri fırlatmakla, gözyaşını silah haline getirmekle ve bunları hoş görmekle en büyük kötülüğü yapıyorsunuz. Lütfen ona ne istiyorsa efendice, saygılı bir şekilde istemesini, anlatmasını öğretin. Aksi takdirde hiçbir sonuç alamayacağını iyice öğrensin. Siz bu güne kadar hep onun şımarıklığına evet dediniz. Bu devam edecek olursa ileride başınıza bela olur. Size kan kusturur. Benden söylemesi. Artık kabul edip etmemek size ait.
Aspirin konusunda zaman zaman çeşitli görüşler ortaya atılıyor. Göklere çıkaranlar da var, yerin dibine batıranlar da var. Siz, daha çok doğal yolu uygulayın. Çocuğun üşüyüp hasta olmasına karşı ona portakal suyu içirin. Bol bol narenciye yedirin. Kalitelisini bulursanız pekmez içirin. Soğanlı salata yedirin. Sanırım bunları yaparsanız aspirine hacet kalmaz.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.