DUA, BEDDUA VE ELEŞTİRİ HAKKINDA...
Soru:
—Efendim, bize haksızlık yapan, arkamızdan dedikodumuzu yapan insanlara, tevhidî bir gözle nasıl bakılır? Genelde kötülük yapanlara, zulüm yapanlara beddua edilir, bu doğru mudur?
Sabri Tandoğan Efendi Hz: Yavrum ne kadar zulüm, kötülük de görseniz, sakın o kimseye beddua etmeyin. Onlar bizim törpümüz. Sonra o beddua bize dönebilir. Tahammülle karşılayalım. Hatta bizi üzenlere dua edelim. Çünkü iki ihtimal var. Belki Allah ona görev vermiştir. O, görevini yapıyor. Görevini yapana beddua edersek, bize döner. İkinci ihtimal, sırf onun kötülüğünden. O zaman da o, benim yetişmem için bana yardım ediyor. Demek ki benim sivri yönlerim var. Törpülenmesi gereken yönlerim var. Herkes kendini zeytinyağı gibi üste çıkarır. Ama acaba haklı mı? Kimseye beddua etmeyelim. Acısı çok fena çıkar. Ya o şahıs Allah tarafından gönderildiyse…
—Efendim, dua etmenin de bir edebi inceliği var mıdır?
Sabri Tandoğan Efendi Hz: Nefsaniyetimizin dışına çıktığımız an, dualarımızın kabul edildiği andır. Öyle dua edin ki içinde siz olmayın. Nefsaniyetten, bencillikten uzak… İnsan nefsaniyeti ile yaşayınca, inceliğini, zarafetini, insanlığını kaybediyor, geriye ego kalıyor.
Kenan Rıfai, “Allah bazen kullarını, insandan odunlarla terbiye ediyor” der. Allah herkesi görüyor, biliyor. Bırakın kimseyi muaheze etmeyelim.
—Efendim, insanların hatalarını, kusurlarını gördüğümüz zaman nasıl davranalım?
Sabri Tandoğan Efendi Hz: Allah’ın esmasından biri “Settar”. İnsanlar başkalarında gördükleri kusurları, hataları, zaafları örttükleri oranda yücelirler. Hayatta en güzel insanlar, kimseyi yargılamayan insanlardır. Kimsenin hatasını da yüzüne vurmayalım. Ya bizim hatamızı da yüzümüze vururlarsa…
—Efendim, o halde kimseyi tenkit etmeyelim mi?
Sabri Tandoğan Efendi Hz: Tenkidini yap, ama o kadar güzel tenkit yap ki, kimse itiraz edemesin. Anadolu’da bir laf var, “Keskin sirke küpüne zarar verir.” Keskin sirke olmayalım. Anadolu insanının kendisine göre bir görgüsü vardır. “İnsan ruhu çok hassas... Birini eleştireceğimiz zaman, o eleştiri yaptığımız insanın da sevgisini, saygısını kazanalım. O kadar yumuşak tavırla, jestlerle, ses tonuyla ve o kadar ince, zarif hareketlerle yapalım ki, karşımızdaki irkilsin. Hal diliyle, “Ben hata yapmışım” desin. Müdafaa mekanizmasını harekete geçirmeden uyarı yapılmalı.
(Hocamız her hususta incelik, hassasiyet, saygı ve sevgi dolu bir yaklaşım bekler bizlerden…)
Sabri Tandoğan Efendi Hz: İnsanlara direkt olarak, “Şunu yapma, bu hatayı işleme!” dersek, karşıdaki insanın tepkisini çekeriz. Çok ince taktiklerle, incitmeden de uyarabiliriz. Bütün mesele duruma göre hareket etmek. Allah Hz. Mûsa’yı Firavun’u Hak’ka davetle gönderirken, “Ya Mûsa, yumuşak ve tatlı söyle.” buyurur. Bizim hayattaki en büyük hatamız şu oluyor, insanlarla ilişkilerimizi nefsaniyetimize göre ayarlıyoruz. Bu, çok yanlış. Birbirimize sevgi, saygı gösterelim.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Yüce ve Mutlu Olsun.