.
Kıymetli yavrum,
Beethoven'in 9. senfonisinin koro kısmında müthiş bir tirad vardır: "Birleşiniz insanlar, kardeş gibi olunuz" diye. Niye birleşemiyoruz Efendim? Niye birleşemiyoruz? Nedir alıp veremediğimiz? Bakıyorsunuz o onun ekmeğiyle oynuyor, o onun istikbaliyle oynuyor, o onun hayatıyla oynuyor. E yazık günah değil mi Efendim. Biz bunun için mi dünyaya geldik? Biz bunun için mi yaşıyoruz? Yunus Emre ne diyor "Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz" diyor. Ne olur bize Bize öyle bir eğitim öyle bir terbiye verilse ki kollarımızı açsak yeryüzündeki tek istisna olmadan bütün insanları, bütün hayvanları bütün bitkileri, bütün eşya ve cemadatı Muhammedi bir aşkla kucaklasak ne kaybederiz Efendim. Öyle bir hayat yaşayalım ki dünyamız da cennet olsun, ahiretimiz de cennet olsun. Niye bunu yapmıyoruz Efendim.
Hayat öyle bir dağ ki Efendim, biz ona nasıl seslenirsek o da bize öyle sesleniyor. Biz içimizi sevgiyle, saygıyla edeple, dostlukla, saygıyla, kardeşlikle, şefkatle ve hizmet aşkıyla doldurursak o zaman hayat da bize aynı duygularla sesleniyor.Belki bizim iyilik ettiğimiz insan bunu anlamayabilir, takdir etmeyebilir, nankörlükle karşılayabilir. Olsun, Allah katında bir sevap işlendi ya yemin ediyorum onun karşılığını göreceksiniz. Ama Ahmet'ten değil de Mehmet'den, ama Ayşe'den değil de Fatma'dan. Bütün mesele nedir Efendim, bütün mesele şu yeryüzünde yaşadığımız kısa ömürde hep Allah rızası için iş yapabilmek, Allah rızası için sevmek Allah rızası için yardımcı olmak.
Bir yetimin başını sevgiyle, şefkatle okşamanız, dertli garip, çileli bir insanın omuzuna elinizi koyup "Sevgili Kardeşim, biz dost değil miyiz, biz kardeş değil miyiz" demeniz hiç belli olmaz Efendim, gerek bu dünya hayatımızda gerek ikinci hayatımızda, mana aleminde bizi nelerden, ne sıkıntılardan, ne felaketlerden uzaklaştırabilir. Hani bu küçücük bir iyilik diye ona tepeden bakmayalım Efendim. Ne kadar küçük olursa olsun bazen bir tebessüm bir insanın hayatını kurtarabilir. Bazen bir insanın sırtında dolaştıracağınız sevgi dolu, dostluk dolu bir el onu hayatın bedbinliklerinden, sıkıntılarından uzaklaştırabilir.
Benim bunlara ihtiyacım mı var demeyin Efendim. Bugün olmayabilir ama yarın olmayacağını ne biliyorsunuz? Ne biliyorsunuz? Yarın neler olacak biliyor muyuz? Hiç birimiz bilmiyoruz. Onun için ben diyorum ki Efendim bu kavgaları, dövüşleri, savaşları bir kenara bırakalım. Birbirimize sevgiyle ellerimizi uzatalım. Yeryüzündeki bütün insanları dost bilelim, kardeş bilelim, arkadaş bilelim, yar bilelim. E diyeceksiniz bunun bize ne faydası var? Çok faydası var Efendim. Maddi sağlığımızı bile bunlar koruyabilir.
Bırakın efendim insanları hayvanları, bitkilerin bile duyarlığı var. Belki şimdi bazılarınızın tuhafına gidecek ama ben samimi olaraK eşyanın da duyarlığı olduğuna inanıyorum. Bir masanın da bir elbisenin de bir bardağın da duyarlılığı olduğuna inanıyorum. Bütün mesele bütün kainatı Muhammedi bir aşkla kucaklamak. Merhum Azize Anne "Varolan Haktır, gayrısı yoktur" derdi. Her şeye Hak gözüyle baksak ne kaybederiz Efendim.
Böyle bir dünyada yaşıyoruz Efendim. İnsanlığımızı bilip sevgi dolu saygı dolu hizmet aşkıyla dolu duygular içinde yaşamak varken neden bu namertlikler, neden bu kabalıklar. Bize de yazık değil mi?
Sohbetime burada son veriyorum. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Müsadenizle Efendim.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.