.
ÇARŞAMBA SOHBETLERİ
Ankara 2004
Aşikar günahlar: yalan, zina, gıybet.v.s., gizli günahlar: nefsin kendini aşırı derecede beğenmesi, kendinde hata kusur görememesi... Mana yolunda ilerlemek istiyorsan bu şehrin en ıslaha muhtaç, en zavallı kulu sensin, en kötüsüsün diye yola çık. Biz nefsimizi herkesin ayakları altına almadıkça mana yolunda ilerleyemeyiz. Bizim bilmediğimiz hatalar oluyor bunlar bizi engeller. Çok yemek, çok konuşmak, çok harcamak (israf), çok uyumak bunlar bile engeldir.
Bazen pazartesi bazen perşembe nafile oruç tutalım. Mümkün olduğu kadar az yemek lazım. Farz olan bu. Hz.Ömer “8-10 lokma bir günde yeter” diyor. Gıda maddesi karşısında alınan tavır çok önemli. Ben bununla doyacağım dersin doyarsın. Hayat karşısında yiyeceğe karşı tavır geliştirmeliyiz. Yemeği tedricen azaltmaya başlamalıyız. Uyku sadece dinlendici bir olay değildir. Uykunun başka manevi yönleri de var. Tedavi yöntemidir de.
Her işi yaparken heyecan duymalıdır. " Ben Peygamber'e vekalet ediyorum" denmelidir. Bütün insanlığın başöğretmeni Peygamberimizdir. İş, zikrin bir nevidir.
Hasta dinlemek büyük bir sanattır. Onu öyle saygılı, edepli dinleyeceksin ki hasta iyileşecek. Her işi aşkla yapmalı.
Haram rızık, alın teri dökmeden, emek sarfetmeden kazanılandır. Ve ona sahip olan da hayrını göremez. Ana baba evladına haram yedirerek kötülük eder. Fazla yemek yiyince de hıg, hıg ses çıkar. İşte bu haramın sesidir.
Vahdet-i vücut: Her şey Allah içindir. Allah, hiçbir insanı lüzumsuz yere yaratmamıştır. Acaba insanları gerçek yönleriyle görebiliyor muyuz? Zahiri olarak aldanabiliriz. İçini bilemeyiz. İnsan gizli bir varlıktır. Peşin hükümlü olmayalım. Çözüm herkese saygılı olmakda. Sonsuz tolerans olmaz. Ama at bir kere tökezledi diye de onu vurmazlar. Yalan hoşgörülmez. Ama sevgili bir kere affedilir.
Kör hafız değilim, herkese dua edecek.
Ağzımızdan çıkan söz, yazdığımız yazı hatta düşünceden bile kıyamete kadar sorumluyuz.
Hayır duanın on misli size gelir. Sağduyumuzu kaybetmeyelim.
Ya Sin. Sin, insan demek. Bu surede hayatın tümü var. Onun için diriye de ölüye de okuruz. Bir zırh oluyor. Ne in, ne cin sana yaklaşamıyor.
"Ya hayır söyle yahut sus" .
Bu dünyada söylenen söz vücut bulur.
Korku, Allah'tan uzaklık demek. Hüzün, iç daralması bunalma. Allah (c.c.) "Velilere korku ve hüzün yoktur" diyor. Ancak Allah'a yakın olanlara Allah tarafından veriliyor. İnsan, İlahi aşkla dolunca gördüğü her görüntü de Allah'ı görünce ona lütuf olarak veriliyor. Manevi terbiye çoğu kişide yok.
Özür dilemek konusunda hasislik yapmayın. Alim bile yeri gelince dilenciden özür diler. Hazret-i Muhammed AS'da beşeri incelik var. Ancak kendimizden özür dilediğimiz ne içinse onu bir daha yapmayacağız.
Hakiki konuşma gönülden gönüle olan konuşmadır.
Hak'kın varlığı her şeyde var. Her zerrede, her eşyada var.Gizli hayat sahibi. Var olan Hak'tır, gayrısı yoktur. Her zerrede Hak vardır.
Kararsızlığı muhakkak yenmek lazım. Minicik şeylerde kesin kararlı olacağız. Örneğin: Eteklik bordo mu bej mi olsun, hemen karar vereceğiz.
SABRİ TANDOĞAN EFENDİ HZ.
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın “Bir Talebe”,
Eksik olmayın, yine bize nefis bir kahvaltı hazırlamışsınız. Çok teşekkür ederiz. Yiyenlere şifa olacak ne güzel bir sofra. Ve ona vesile olanlar ne güzel insanlar. Hayra vesile olmak da hayrı yapmak kadar sevap kazandıran, insanı güzelleştiren harikulade bir olay. Bazan bir tek cümle bir insanın kurtuluşuna, ebedi mutluluğu yaşamasına vesile olabilir. İnsanlarla ilişkilerimizde çok hassas, çok dikkatli olalım. Yunus Emre
“Bir kez gönül kırdın ise,
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin, yüzün yumaz değil”
diyor. Bu nedenle hepimizin çok dikkatli olmamız lazım. Ben çocukken mahallemizin bakkalı vardı: Murtaza Efendi. Her mal almaya gidişte duvardaki levhayı okurdum. Nedense beni çok etkilerdi. Bazan ağlatırdı.
Şöyle bitiyordu:
“Kırma insan kalbini
Yapacak ustası yok”
Ömür boyu unutmadım. Aman efendim, çok dikkatli olalım. Birbirimizi kırmayalım, incitmeyelim. Yarın Allah’ın huzuruna çıktığımız zaman onun hesabını nasıl veririz? Hepimiz şu dünya misafirhanesinde muvakkaten oturuyoruz. Bir süre sonra gerçek vatanımıza göçeceğiz. İmkan nispetinde hayırla, hasenatla, güzelliklerle günümüzü geçirelim. Yapacağımız hangi iyiliğin yarın sırat köprüsünde elimizden tutacağı belli olmaz ki. Siz bu maili göndermekle ne kadar insana faydalı olduğunuz, ne kadar kırık gönü tamir ettiniz, ne kadar mustarip insanların kalbine ışık verdiniz, nur verdiniz, bilemeyiz ki. Allah sizden razı olsun. İki dünyanız cennet olsun.
Selamların, sevgilerin ve saygıların hiç bitmeyEcek olanını sunuyor, özlemle yeni maillerinizi bekliyoruz.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.