Kıymetlilerin kıymetlisi, varlığı, sevgisi, ilgi ve sonsuz bilgisiyle can yoldaşımız olan çok değerli hocamı sevgi ve saygıyla selamlıyor, her daim sağlık, mutluluk ve huzur içinde olmanızı diliyorum.
Canim efendim, yine yazmakta gecikerek sizi üzdüğüm için affınıza sığınıyorum. Elimden geldiğince, yurtdışında yasamanın bana neler hissettirip, dusundurdugunu müsaade ederseniz paylaşmak isterim. Uzun yıllar önce buralara geldiğimde katiyken alışamayacağımı, alışsam bile sevemeyeceğimi düşünüp kahırlanırdım. Bunun nedeni dil bilmemek falan değildi, çünkü gereken dilse öğrenilirdi, ama öğrenildiğinde kiminle konuşulacaktı? Çünkü insanlar bana çok soğuk hatta itici geliyordu. Tabii insanin doğup büyüdüğü toprakları ve tüm sevip tanıdıklarını arkasında bırakıp, başka iklimlere göçüp orada kok salmaya başlaması kolay olmuyor.
Seneler böylece geçip, köprülerin altından çok sular aktı. Belçikalılar değişmediğine Gore ben kendim değişmişim. Simdi hiç onları soğuk ve itici bulmuyorum. Aksine içlerinde çok değerli bulduğum, sevgi ve saygıyla bağlı olduğum insanlar da var. İnsanin milliyetine değil, sahip olduğu insani değerlere bakıyorum. Zaten tüm dünya Allah’ın mülkü, herkes onun kulu değil mi? Çok değerli hocam, hemen burada size de teşekkürü bir borç bildiğimi belirtmek isterim. Çünkü bende ki emeğiniz o kadar fazla ki. Allah’ın insana en büyük lütfü bir kâmil mürşitmiş. Sahsınızda o mürşidi bulduğuma inanıyorum. Tavsiye ettiğiniz kitapları gece yarılarına kadar büyük bir istekle ve tekrar okuyorum. Öğrendiklerimi uygulamaya çalışıyorum.
Efendim dualarınızı lütfederseniz çok memnun olurum. Sizi ve dostları ve sayfa yöneticimizi en içten duygularla selamlarım. Hasret ve hürmetle mübarek ellerinizden öperim.
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sevgili yavrum, içindeki güzellikleri ve manevi değerleri kaybetmeden Belçika’ya intibak etmene memnun oldum. Her yer Allah’ın mülkü. Herkes Allah’ın kulu ve bizim kardeşimiz. Nasiboldu bütün Avrupa ülkelerini gezdim. Hiçbir yeri yadırgamadım. Hiçbir insan bana ters gelmedi. Onların hepsi bizim kardeşimiz değil mi? Kıymetli yavrum, hayatta önemli olan insanları olduğu gibi kabul etmek. Büyük veli Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri de öyle demiyor mu?
Mübarek sultan bu bir iki mısrada bize muhteşem bir dünya görüşü sunuyor. Hayatı, insanları olduğu gibi kabul etmek. Tabiat alemine bakalım. Dünyanın en güzel çiçeği hangisi? Gül, değil mi? Ama gülün hemen yanıbaşında diken var. Yıllar önce Zeki Müren’in bir şarkısı vardı:
diye. Olmuyor yavrum, çünkü o dikenlerin de bir görevi var. Önemli olan hayatı, olayları, insanları bir kompozisyon içinde görebilmek. Hayatta herşey zıddıyla biliniyor. Bize çelişki gibi görünenler aslında birbirini tamamlıyor, birbirine hizmet ediyor. Biraz önce çok sevdiğim Hülya kızımın mailini bilmem okudun mu? Sevgili yavrum, küçücük yaştan itibaren çektiği ıstırapları, aşadığı çileleri, döktüğü gözyaşlarını anlatıyordu. Onları okurken ben de ağladım. Ama olaya objektif olarak bakarsak ne göreceğiz? Bütün büyük insanların arkasında büyük çileler var. Resulullah Efendimizi düşünelim. Hazret-i İsa’yı, Hazret-i Meryem’i, Hazret-i Musa’yı, Yunus’u, Mevlana’yı düşünelim Atatürk’ü düşünelim. Onların çektikleri o dev gibi ıstırapları düşünelim. Onlar olmasaydı o büyüklüğe erişebilirler miydi? Önemli olan büyük bir problemle karşılaştığımız zaman kimseye küsmeden, darılmadan, gücenmeden paniğe kapılmadan kendi kendimize “Haydi” diyeceğiz, “Besmele de, ve işe başla. Allah insana kaldıramayacağı yükü vermez.”
Olay böyle yavrum. Bu problemler ömür boyu devam edecek. Şu anda saat gece 4’ü 20 geçiyor. Ve ben canımı dişimi takarak sizlerden gelen soruları cevaplandırmaya çalışıyorum. Evimin içi eczane gibi. Mütemadiyen ilaç alıyorum. Ama içimde tertemiz bir heyecan var, beyaz güller gibi, pırıl pırıl. Belki diyorum bir insan kardeşimin derdini paylaşırım. Gözyaşına ortak olurum. Bunu düşünmek bile beni öylesine mutlu ediyor ki. Bazan düşünüyorum acaba hayatta benim kadar mutlu insan var mı diye? İnsanlarla beraber olamak, onların sıkıntısını gidermek, ıstırabını paylaşmaktan, sevinçlerine ortak olmaktan daha güzel ne olabilir? Hiç istisna olmadan bütün insanlar güzel. Hepsinde ayrı ayrı ne muhteşem yönler var. Her doğan çocuk dünyaya melek olarak geliyor. Ona şu veya bu negatif niteliği kazandıran yerine göre aile oluyor, okul oluyor, bozuk müesseseleriyle toplum oluyor. Tek kültür vasıtası gazete ve televizyon olan insanlarda birtakım ruhi ve akli dengesizlikler görüyorsak bütün kabahat o zavallı insan kardeşlerimizin mi? Mütemadiyen zehir alıyorlar. O, melek gibi dünyalarına mütemadiyen negatiflik yağıyor. Sonra ortaya istemediğimiz durumlar çıkıyorsa bütün kabahat onların mı acaba?
Sevgili yavrum, mümkün olduğu kadar çevrendeki güzellikleri gör, özümle. O insanalrı daha yakından tanımaya çalış. Onlara geniş bir perspektiften bak. Göreceksin ki onların içinde de ne asil, ne temiz, ne güzel insanlar var. Ben, Avrupa ülkelerini gezerken o kadar zarif, o kadar ince, o kadar hassas insanlar gördüm ki onları düşünmek bile, hatırlamak bile içimize huzur ve mtluluk rüzgarları estiriyor. Şair Bedri Rahmi Eyüboğlu aaabir şiirinde
“İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşamaz aziiiz şair,
İnsan alemde insanları sevdiği müddetçe yaşar.”
diyor. Yunus ne güzel söylemiş:
Lise yıllarında yazdığım bir şiirde
“Duyuyor, biliyor, inanıyorum ki
El ele tutuşup ilan edelim
‘Aşk gelicek cümle eksikler biter’”
diyordum. Ve ilave ediyordum
“Hepsinin derdini paylaşmaya hazırım
Ne kadar kederli varsa kainatta
Sarmak, sarmak ister onları kollarım
Sıcacıktan, kardeşçe, dostça”
Sevgili Nuray yavrum, ne olur maillerini bu kadar uzatma. Sonra merak ediyorum. Şunu iyi bil ki biz senin çok, ama çok seviyoruz. Bütün günlerin sağlık, huzur ve mutluluklarla dolsun, kıymetli yavrum...
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.