Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Hayatı güzelleştiren unsurlar saygıdır, edeptr, inceliktir, zarafettir.
Gönderen : "Gönül Dostu"
Tarih : 4/17/2017 7:23:19 AM


.






Saygıdeğer Büyüğüm,
Hürmetle ellerinizden öpüyor, selam, sevgi ve saygıların en sonsuzunu sunuyorum. Size ve cümle dostlara..


Efendim notlarımı karıştırıyordum. Sizin bir cümlenizi not etmişim. O ilişti gözüme. Şöyle diyorsunuz;"Hayatı yaşanmaya değer kılan, edeptir, inceliktir, zarafettir. "Hakikaten, öyledir. Fakat öyle olaylarla karşılaşıyoruz ki, adeta bu gerçeğin inkarı oluyor. Hatice Hanım anlattı. Bir tv. programında Esra Erol ile röportaj yapılıyor;Erkek arkadaşı özel bir gününde, (belki doğum günü veya sevgililer günü olabilir) kendisine çiçek yollamış. Üzerinede şöyle bir not iliştirmiş. "Unuttum mu sandın düdük" Esra hanımın bu not çok hoşuna gitmiş, bu sözü erkek arkadaşının samimiyetine bağlıyor, canım, birtanem diye hitap etse bu kadar hoşuma gitmezdi diyor. Efendim bu olay beni epey düşündürdü. Kafama sorular takıldı. Sizin engin kültürünüz, hayat tecrübeniz ile bu sorularımı aydınlığa çıkartacağınıza inanıyorum. Şimdiden teşekkür ederim. Müsaadenizle sorularımı maddeler halinde sormak isterim.



1- Bir hanım arkadaşına "düdük"diye hitap etmek samimiyet midir?


2- Böyle bir hitap, bir hanımın neden hoşuna gider?


3- Böyle bir ilişki, evliliğe giderse mutluluk yaşanır mı?


4- Hayatın, varoluşun amacına uygun olan arkadaşlık ilişkileri nasıl olmalıdır?


5-Değer yargılarının bu derece alt üst olmasını neye bağlıyorsunuz?


6- Sizce, hayata anlam veren en önemli şey nedir?



Efendim tekrar teşekkür eder, mübarek ellerinizden muhabbetle öperim.. .


Gönül Dostu




--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın “Gönül Dostu”,


Kıymetli yavrum,


1- Bir kimsenin hanım arkadaşına veya nişanlısına “düdük” diye hitabetmesi hayatta yapılabilecek en büyük kabalık, eşeklik, hayvanlık, şerefsizlik, rezilliktir. Bir kimsenin bunu kabullenmesi, televizyonda milyonlara duyurması ise hafsalanın alamayacağı bir gaflettir, delalettir. Kendi özüne ihanettir. Bunları duymak bile beni öyle üzüyor, öyle incitiyor ki. Bir insanın sevdiği kadına sert bir sesle hitabetmesini bile aklım, hafsalam almıyor. Kırk dört yıl evli kaldım. Bu kırk dört yıl içinde bir kere bile eşimin önünde ayak ayak üstüne atıp oturmadım. Bir kere bile ondan su istemeye kıyamadım. Ona hep hergün artan bir dozajda sevgiyle, saygıyla, edeple, ihtiramla muammele ettim. Çağın en muhteşem evliliğini biz yaşadık. Böyle kaba sözleri, kaba hareketleri işitmek beni öyle üzüyor, öyle incitiyor ki adeta dünyam yıkılıyor. Ne olur birbirimize hep edeple, saygıyla muammele edelim, birbirimizi kırmayalım. Şu dünya üzerinde hepimiz geçici misafirleriz. Hiçbirimiz yarın sabaha çıkacağımızı bilmiyoruz. Sevgiyle yaşayalım, sevgiyle girelim toprağa.



2-Bu kadar kaba, bu kadar çirkin, bu kadar adi bir hitap bir kadını memnun ediyorsa bana göre o kadın bir ruh hastasıdır. Acilen tedavisi gerekir.



3- Böyle bir ilişki evliliğe giderse kısa sürede o evlilik kavga, gürültü, hakaret ve kötü sözle nihayet bulur.



4- Arkadaşlık ilişkileri saygıyla, edeple, incelikle başlamalı, ve bir ömür boyu gittikçe artan bir dozajda güzelliklere, yüceliklere doğru yol almalıdır. Necip Fazıl Kısakürek “Bir Adam Yaratmak” adlı eserinde “Kadınla erkek arasında öyle hassas bir cazibe muhiti var ki en olmayacak sebeplerle bir anda renk gibi uçar, duman gibi dağılır. Ve artık hiçbir gayret ve fedakarlık onu geriye iade edemez.” diyor. Sade kullandığımız kelimelere değil onları nasıl kullandığımıza da dikkat etmeliyiz. Bazan sert bir ses tonu bütün güzellikleri bir anda yıkabilir. Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hak Hz. Musa’yı firavunu Hakka davetle görevlendirir. Ve “Ya Musa, firavunla konuşurken yumuşak ve tatlı söyle” Buyurur. Firavunla konuşurken bile yumuşak ve tatlı bir sesle konuşmamız emrediliyorken bir dostumuzla, arkadaşımızla, sevgilimizle konuşurken daha da hassas, daha da dikkatli olmamız gerekmez mi?



5- Ortada değer yargısı kalmadı ki. Her şeyimizi elimizden aldılar, çaldılar. Dilimizi, dinimizi, örf, adetimizi, yaşama üslubumuzu, beşeri münasebetlerimizi hatta aşkımız çaldılar, tahrip ettiler. Böyle bir toplumda duyan, düşünen, acı çeken, ıstırap çeken insanların kendilerini yeniden inşa etmeleri gerekiyor.



6- Hayata anlam veren en önemli şey aşktır. Aşksız insanların Allah’a, Peygambere aşkla bağlanmayan insanların bir hayvandan farkı nedir?



Selam, sevgi ve saygı ile.



Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]