Sayın Çiğdem Seçkin Gürel,

23.3.2007 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, Bilgi Üniversitesindeki o iğrenç, o tiksindirici, o yüzkarası olay karşısında başta rektör olmak üzere dekanların, profesörlerin ve “psikolojik danışma biriminin” utanç verici onayına karşı verilecek cevabı, gösterilecek tepkiyi sabırsızlıkla bekliyoruz. Sözümona Türk basınının (mütareke basınının) herzamanki duyarsızlığı, vurdumduymazlığı, bananeci tavrını esefle karşıladık. Çünkü, biz bu olayın sadece üç, beş sapık, manyak, iğrenç, yüzkarası öğrencinin işi olmadığına inanıyoruz. Tıpkı onbir subayın başına çuval geçirilişi gibi bu olay da bir sondajdan başka birşey değildir. Türkiye’nin alçak, şerefsiz, namussuz düşmanları bu mesele karşısında tepkimizin derecesini ölçecekler. Hatırlıyorsunuz onbir çuval olayında tamamen duyarsız kalınmıştı. Hatta zamanın başbakanı bir televizyoncu genç kızın “Efendim, nota verecek misiniz” sorusuna gülerek “Kızım, nota dediğin müzikte olur, neyin notası?” demişti. Bunlar, hep birer hayat imtihanı. Merak ediyorum, acaba o zat yarın Allah’ın huzuruna çıktığı zaman bunun hesabını nasıl verecek? Durumda bir değişiklik yok. Sondajlar devam ediyor ve edecek. Unutmayalım, İtalyanların bir atasözü var, “Düşman çiçek göndermez”.

Bugün işaret ettiğin ikinci husus ne kadar önemli. Ne yazık ki onca üniversite öğretim üyesi, onca gazeteci, onca yazar arasında, onca aydın geçinen kimseler arasında Oktay Sinanoğlu’ndan başka bu işi kendine dert edinen ikinci bir kimse yok. Kuğulu Parkın biraz yukarısında Karum Çarşısı var. Çarşıdaki dükkanların yüzde doksanının ismi Türkçe değil. Ne utanç verici, ne haysiyetsizce, ne şerefsizce bir durum. Ama ne yazık ki bu korkunç durum bile Oktay Sinanoğlu’ndan başka kimseyi ilgilendirmiyor. Görenler omuz silkiyor, nemelazım diyor, bana ne diyor. Yabancı dille tedrisat diye gençlerimizin beyni çürütülüyor. Bu haysiyetsiz durum bile profesör Sinanoğlu’ndan başka kimseyi ilgilendirmiyor. Bir dil seferberliği ilan etmek, yabancı isimli mağazaları boykot etmek, telefonla veya bizzat giderek onları uyarmak, ikaz etmek, yakalarına sarılıp sarsmak kimsenin aklına gelmiyor. Unutmayalım ki dilini kaybeden bir millet herşeyini kaybeder. Ne olur artık derlenip toparlanalım. Unutmayalım ki son pişmanlık fayda vermez.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :