Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Alim geçinen cahiller
Gönderen : Göktürk Aşıcı
Tarih : 3/24/2007 8:46:25 AM


Çok Muhterem Büyüğüm,

Halkımızın anlamadığı tarzda anlatımlar konusunda yazdığınız e-mail'i okudum. Bir ara ben de bahsi geçen programın bir-iki bölümünü izlemiştim. Anlatılan hiçbirşey kafamda yer etmedi. Genelde çağırılanlar arasında çok açık bir kavramı, kendileri anlamadıkları için icat ettikleri başka kavramlarla açıklamaya çalışan insanlar var. Üstelik bu kavramlar bazen konuyla çok alakasız oluyor. Her taraflarından sunilik akıyor.

Kutsalın tarifini sizden daha iyi yapabilene rastlamamıştım. Allah sizden razı olsun. Malesef belirttiğiniz gibi entel-dantel insanlar ortalığa çıkıp bilim adına bir sürü kelime sarfedip hiçbirşey anlatamıyorlar. Gerçek apaçık olmasına rağmen herşeyi dolaylı yoldan anlatmaya çalışmayı marifet sayıyorlar. Bunu, gerçeği görmeyip cahilliklerinden yapıyorlarsa hem onlara, hem de onları anlamaya çalışıp, gerçeği onların gösterdiği perdeden görmek isteyenlere acımak gerekli. Bunu kasıtlı yapıyorlarsa durumumuz gerçekten kötü demektir. Toplumun ve bizim sizin gibi açık, net ve dolaysız anlatan, hal diliyle konuşan insanları dinlemeye ihtiyacı var.

Bu konuyu, aynı bölümde okuduğumuz ve bir süre birlikte araştırma görevliliği yaptığımız Çiğdem Hanımın dile getirdiği yabancı dille eğitim meselesiyle de bağdaştırabiliriz. Yabancı dille eğitim, "ben birşey üretmekten acizim" veya "birşey üretmek istemiyorum" demenin başka bir yoludur. Bilgi, sanki hep yabancıların tekelindeymiş gibi bir hava yaratılır. Kendinizi, başkalarını referans alarak tarif edersiniz. Batılıyız, Avrupalıyız diye kendimizi tarif etmeye çalışırsak en sonunda gelinen nokta bu olur. Malesef en iyi öğrenciler bir moda gibi bu tür okullara gönderiliyorlar. Bir de bu yetmiyormuş gibi dershane komedisi oynanıyor. Bilgiyi, faydalı olmaktan çok, sınıf geçmek ve sınavları kazanmak için öğrenilmesi gereken seviyeye indirgemişiz. Belki de halkımız bilinçli olsa ve hükümete baskı yapabilse bu konuda yeni yasalar çıkabilir.

Sizin de belirttiğiniz gibi Sayın Oktay Sinanoğlu bu konuyu etraflı bir biçimde bıkmadan ve usanmadan anlatıyor. Yine rahmetli Atilla İlhan da bu konuya çokça değinirdi. Sorun, insanların referans aldıkları değerlerde. Gençlere "Oktay Sinanoğlu gibi mi olmak istersiniz, yoksa kafanız boş, ancak villa, cip, yazlık ve bol para sahibi mi?" diye sorulsa alınacak cevaplardan korkuyorum. İnsanlar mütareke basını hakkındaki vurdumduymazlıklarını bu konuda da gösteriyorlar.

Askerliğimi yaparken bir komutanımız gençler arasında yapılan bir araştırmanın sonucunu bize aktarmıştı. Gençlere, Türkiye'nin geleceğini nasıl gördükleri sorulduğunda ancak %20'si Türkiye'nin geleceğini iyi görmüş. Ancak kendi geleceklerinin nasıl olacağı sorulduğunda %80'i kendi geleceğini parlak gördüğünü söylemiş. İnsanlar içinden çıktıkları milletin geleceğiyle, kendi geleceklerini paralel görmüyorlar. Malesef böyle bir bilinç yerleşmemiş. Kendi insanını beğenmeyen, özenti, madde için yaşayan, idealleri olmayan, kutsal tarifini bilmeyen, neden-sonuç ilişkisini kuramayan, Orhan Pamuk gibi kendilerini iki dünya arasında sıkışmış hisseden bir gençlik çıkmış ortaya.

Diğer yandan Bilgi Üniversitesi'nin çizgisi oldukça belli sanırım. Rehberlerinde bir Avrupa Birliği enstitüsünden bahsediliyor. İki Sene kadar önce taraflı bir Ermeni konferansı düzenlemeye çalışmışlardı. Malum derneğin yine bu üniversitenin adı kullanılarak açılması kimseyi şaşırtmamıştır. Kimlerin savunuculuğunu yaptığını bildiğimiz insan hakları örgütleri genelde bu tip kurumlarla yakın işbirliği içinde oluyorlar. Demokrasi, eşitlik gibi kavramların içini boşaltıp kendilerine göre yontuyorlar. Hangi amaca hizmet ettikleri apaçık ortada.

Bu dar görüşlü, kendisine güvenmeyen zihniyetten sıyrılmamız gerekli artık. Diyoruz ki, dinimiz İslam. Bu yalnızca sözde kalıyor. İnsanlar gıybet ediyor. Basının durumu malum. Suç oranı artmış. Her türlü ahlaksızlık apaçık ortada. Yurtseveriz diyoruz. Onun da içini tamamen boşalttık. Yurtseverlik, 16-17 yaşında beyni yıkanan tetikçilerin tekeline girdi. İlericiyiz diyoruz. İlerleme adına yabancı dille eğitimi marifet sayıp kötü bir kopyadan ve Shake It Up Shekerim'den ileri gidemiyoruz. Bu vatanın kıymetini bilmiyoruz. Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşında şehit olan, savaşan ecdadımızın kemikleri sızlıyordur herhalde. Allah hepsine gani gani rahmet eylesin.

Hep işaret ettiğiniz gibi umudumuzu yitirmememiz gerekiyor. Hepsi birer imtihan. Bu olaylar Allah'ın rahmeti. Yeter ki herşeyin yerli yerinde olduğu inancını kaybetmeyelim.

Saygılar, sevgiler, selamlar
Göktürk Aşıcı


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Alim geçinen cahiller Yazan Göktürk Aşıcı
Cvp: Alim geçinen cahiller Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]