Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Cvp: Alim geçinen cahiller
Gönderen : Sabri Tandoğan
Tarih : 3/24/2007 8:47:15 AM


Sayın Göktürk Aşıcı,


24.3.2007 tarihli mailinizi aldım.


Kıymetli yavrum, birçok konulara değinen son derece önemli mailin beni çok düşündürdü. TRT2’de yayınlanan sözümona dini sohbet hepimizin üzerinde uzun uzun düşünmemizi gerektiren özellikler taşıyor. Hep, ilahiyat fakültesinden öğretim üyeleri çağrılıyor. Niçin? Bu memlekette İslam adına, duyan, düşünen, hisseden insanlar yalnız orda mı var? Hiç sanmıyorum. Siz de görüyorsunuz, hepsi de sapır sapır dökülüyorlar. Cehaletlerini birtakım fiyakalı, cakalı ecnebi kelimelerin arkasına gizliyorlar. Kardeşim, televizyon yayını üç beş kişi için yapılmaz. Ne demek epistemoloji, ne demek ontoloji, ne demek içkin, ne demek aşkın (vatandaş Türkçe konuş). Hepsi de kurum kurum kuruluyorlar. Bilim adamı pozunda hepsi. Siz iş mi yaptığınızı sanıyorsunuz? Bırakın memleket sathını, kendi ilahiyat fakültenizde bu kelimelerin manasını bilen kaç kişi var? Anlattığınız konuyu siz de bilmiyorsunuz. Siz, bizleri aptal yerine, enayi yerine koyuyorsunuz. Kendi anlamadığınız (hiç mi hiç yaşamadığınız) kavramları güya ilim maskesi altında bize yutturmaya çalışıyorsunuz. Bilin ki bu millet sizin sandığınız kadar budala değil. Ne imiş efendim, programın formatı böyleymiş. Hangi aklı evvel böyle bir format hazırlıyor. Ve sizler gerçek bilim adamı iseniz, gerçek aydın iseniz, memleketinizi, onun çilekeş insanlarını küçümseyerek, onlara tepeden bakarak, alay edercesine lügat paralar mısınız? Biliyorsunuz, batıda “vulgarize etmek” diye bir kavram var. Yani en ağır, en koyu bilimsel meseleleri halkın anlayabileceği şekilde sadeleştirmek. Yıllarca evvel böyle bir kitap okumuştum. Bir bilim adamı, kuantum fiziğini anlatıyordu. Vulgarize edilmişti. Bir bölümünü kapıcıya okudum, anladı. Sizin entel-dantel konuşmanızı onbeş bilim adamına sordum. Hiçbiri birşey anlamadığını söyledi. Nazım Hikmet bir şiirinde


 


“Memlekete kıymayın efendiler”


 


der. Yapmayın, etmeyin. Sizi dinleyenlerin hepsi ilahiyatın çeşitli branşlarında görev alan kimseler bile olsalar yine anlayamazlar. Çünkü siz ne anlattığınızı bilmiyorsunuz ki.


Bir gün Churchill’e sormuşlar: “Efendim, demişler, politikacı kime derler?”  Churchill cevap vermiş: “İki saat konuştuğu halde, hiç bir şey anlatmayan insan” .


Bir gün Nasreddin Hoca kahveye gitmiş. Camın önünde oturuyormuş. Bir hindi sürüsü geçiyormuş. Bir adam gelmiş yanına, hindileri göstermiş. “Hocam, bunlar nedir?”. Nasreddin Hoca bakmış, cevap vermiş: “Onlar, onlar” demiş. Adam tekrar sormuş: “Hocam, demiş, çenelerinden aşağı doğru sarkan bu kırmızı şeyler nedir?” Hoca cevap vermiş: “Onların, o’su”.


Bizler, bir bilinmeyeni bir başka bilinmeyenle izah ettiğimiz zaman birşey yaptığımızı sanıyoruz. Sonra da kasım kasım kasılıyoruz. Allah cümlemizi ıslah etsin.


 


Türk dilinin esaret alınışına da ne güzel değinmişsin. Bugün, ne yazık ki dilimizle oynana oynana dünyanın en güzel dili olan Türkçe, horlanan, itilen, kakılan, küçük görülen duruma getirildi. Bakın yıllardır bir şair bile yetişmiyor. Dilin de bayrak gibi yüceltilmesi, yükseltilmesi lazım. Ne yazık ki Prof. Oktay Sinanoğlu’ndan başka bu meselenin üzerine ciddiyetle eğilmiyor. Aslında varoluşumuzla ilgili son derece önemli bir konu. Keşke içimizden nice Oktay Sinanoğulları çıksa da bu mes’ele önem kazansa, ciddiyet kazansa.


Sevgili yavrum, yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.


Sabri Tandoğan


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Alim geçinen cahiller Yazan Göktürk Aşıcı
Cvp: Alim geçinen cahiller Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]