Düşünün ki, günümüz insanlarının birçoğu, bırakın meslektaşlarını, komşularını, kendi en yakın aile fertlerine bile sevgilerini gösteriyorlar mı? Bu durumda kimi, kime şikâyet edeceğiz? Üşüten bir insan öksürse, ülseri olan insan mide sancıları içinde kıvransa, onlara kızabilir misiniz? Cevabınız hayır değil mi? O halde sevgili okurum, çevrenizdeki ışıktan, sevgiden uzak kalmış insanlara biz sevgi götüreceğiz. Sevgiden, dostluktan ve tertemiz duygulardan derilmiş, en güzel gönül çiçeklerini biz götüreceğiz onlara. Gönül dünyamız Allah ve Muhammed aşkı ile öylesine dolacak ki, o aşkın sınırları içine, yerdeki en ufak çakıl taşından gökyüzünü kuşatan yıldızlara kadar bütün kâinat sığacak. Dağlarıyla, denizleriyle, gökyüzüyle, ağaçları, çiçekleriyle ve o güzelim insanlarıyla… Biz de, ebedî Yunus gibi “Yaradılanı hoşgör, Yaradan’dan ötürü” deyip, insanda buluşup, insanda birleşeceğiz. Sadece Allah rızası için, sadece güzeller güzeli Peygamber Efendimizin aşkı için. İnsanı, bütün izmlerin, bütün ideolojilerin üstündeki hazreti insanı, öyle kucaklayacağız ki; işte o zaman solmayan rengi, pörsümeyen yeniyi, ebedî baharı bulmuş olacağız. İç dünyamız bütün günlük basitliklerin ve küçüklüklerin, zavallı nefsanî çırpınışların üstüne yükselip, böyle büyük ve yüce bir aşkla dolduğu zaman “Eğer âşık isem, ölmezem ayruk” diyerek aşkın en güzel rengine boyanacak, hayatın sonsuz güzelliklerini yudum yudum içecek ve tebessümlerin en masumu içinde “Aşk gelicek, cümle eksikler biter” deyip, bütün insanları, sevgi, saygı ve hoşgörü ile kucaklayacağız.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Onun ve Hakka Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.
Gönül Sohbetleri 9. Cilt.