Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Büyük Veli: Alvarlı Efe Hazretleri.
Gönderen : "Gönül Eri"
Tarih : 4/27/2017 4:11:25 PM


.



Değerli dostlar,


Erzurumlu Muhammed Lütfi Hazretleri büyük Hak dostlarındandır. Kısaca Efe Hazretleri olarak bilinir. 1868 târihinde Erzurum'un Hasankale ilçesine bağlı Kındığı köyünde doğmuştur.





Doğunun Ruslar tarafından işgaline ve Ermeni çetelerin yaptığı kıyım ve katliamlara karşı topladığı kişilerle silahlı mücadelede bulunmuştur. Ermenilerin elinde bulunan bir silah deposunu basmış, bu silah ve malzemeleri Türk ordusuna ulaştırmıştır.12 Mart 1918'de Türk ordusu ile birlikte Erzurum'a girmiştir.





Doğu'nun Ermeni mezaliminden kurtarılmasından sonra Alvar köyü insanlarının ısrarlı istekleri üzerine oraya yerleşti. Bundan sonra halk arasında "Alvar İmamı" ve "Efe Hazretleri" ünvanıyla tanındı. 12 Mart 1956'da vefat etti. Cenâzesi Alvar köyüne götürülerek oraya defnedildi.


Efe Hazretlerinin huzuruna girenler büyük bir ferahlık duyarlar ve manevî bir lezzete kavuşurlardı. Onu görmek için içlerinde paşalar, bürokratlar, müftüler de dâhil olmak üzere, Türkiye'nin dört bir yanından insanlar gelirdi. Onu gören, tanıyan herkes kendisinin Peygamber Efendimizin ahlakı ile ahlaklandığını ve her halini O'na uydurduğunu söylerlerdi.


Herkese, bilhassa hasta ve düşkünlere karşı çok merhamet ve şefkatli idi. Fakir ve yoksullara hiç beklemedikleri anda yardım eder onların ne halde olduklarını kendilerinden iyi bilirdi. Birçok fakire fırınlardan ekmek göndererek günlük ihtiyaçlarını karşılardı. İhtiyacından dolayı huzuruna gelenler, derdini söylemeden, kendisi Allahü Tealanın izniyle onların isteğinin ne olduğunu anlar ve ihtiyaçlarını giderirdi.


Erzurum eski müftülerinden Solakzade Sadık Efendi, Efe Hazretlerine muhalif hareket ederdi. Sadık Efendi bir gece rüyasındada Efe Hazretlerini etrafında talebeleri ile zikir ve sohbet ederken gördü.Yalnız etrafında bir kişilik boşluğun bulunması dikkatini çekti. Rüyadan uyandıktan sonra sabahı zor etti. Acele ile Efe Hazretlerine gelerek rüyasını anlattı ve ondan tabirini istedi. Efe Hazretleri gülümseyerek:


"Siz daha iyi bilirsiniz, müftüsünüz." dedi.


Sadık Efendi daha fazla bekleyemedi. "Beni bendeliğe kabul ediniz, efendim!" diyerek Efe Hazretlerinin ellerine yapıştı.


Eski Çat müftüsü Hâlis Hoca, Efe Hazretlerinin yanına ilk defa geliyordu. Bir ara Efe hazretleri şerbet içerlerken; "Eğer içtiği şerbetin yarısını bana verirse, yanında kalacağım." diye içinden geçirdi. Bu sırada Efe Hazretleri de bardağı yarılamıştı. Durdu ve; "Yarısı oldu mu?" diye sorduktan sonra bardağı kendisine uzattı. Halis Hoca bundan sonra 15 yıl devamlı Efe Hazretlerinin yanına gidip geldi.


Efe Hazretleri bir defa hacdan dönüşte yolu İstanbul'a uğradı. Yakınlarından birisine de Erzurum'a birinci mevkîden bilet almasını tenbih etti. Bileti alacak kimse unutup gecikti. Trenin hareketine az bir zaman kala istasyona gelen yakını birinci mevkiin tamamen dolu olduğunu öğrenince büyük bir üzüntüye düştü. Sonra birinci mevkî vagonuna binerek dolaşmaya başladı. Kompartımanın birisinde iki kişi oturuyordu. Onlara; "Siz iki kişisiniz, muhterem ve yaşlı bir zat da Erzurum'a gidecek. O da yanınıza oturabilir mi?" diye sordu. "Kim o?" dediklerinde; "Alvarlı Hoca, Muhammed Lütfi Hazretleri." cevabını verince, onlardan; "Zâten biz bu yeri ona ayırdık, onu bekliyoruz." cevâbını aldı.


Efe Hazretleri Erzurum'da talebelerinin birinin evinde, sohbet sonunda dua ediyordu. Öylesine canu gönülden bir istek ve arzu ile yakarışı vardı ki, etrafındakiler sanki Allahü Teâlâyı görür gibi dua ettiğini zannediyorlardı. Yürekler yerinden fırlayacak gibi çarpmada, gönüller arşa açılmada idi. Duanın bitimi ile ortalığı sessiz bir sükut kapladı. Ev sahibi fırsattan istifade, hazırlattığı tatlıları getirdi. Bu sırada evin genci, kapının arkasında; "Efe'ye büyük zat diyorlar, güya böyleleri keramet de gösterirmiş, eğer aslı varsa tabakta ilk lokmayı bana uzatsın da göreyim onun kerametini? Yoksa beni inandıramaz." diye düşünüyordu.


Bu sırada lokmayı alan Efe Hazretleri, ağzına götürecek yerde birdenbire;


"Kapı arkasındaki genç! Buraya gelir misin?" diye seslendi. İkinci defa tatlı bir sesle tekrar;


"Buraya gel, bu lokma senindir, başkası alamaz!" buyurdu.


Utanarak yanına gelen gence Bismillah diyerek ilk lokmayı verir.


Efe Hazretleri, talebelerine daima kalp kırmamak hususunda telkinde bulunurdu. Bir şiirlerinde şöyle buyurur:





Ol fakîr ki, yüzen bakar


Gözlerinin yaşı akar


Mümin olan kalb mi yıkar


Boynuna la'net mi takar


Sakın incitme bir cânı


Yıkarsın Arş-ı Rahmân'ı


Bilirsin haram helâli


Bilirsin sevab vebâli


Aman olma lâ-übâli


Terk eyle boş kîl-u-kâli


Sakın incitme bir cânı


Yıkarsın Arş-ı Rahmân'ı


Bu dünya seni terk eder


Devletin hep elden gider


Ölüm bir gün kabre güder


Biri sürer biri yeder


Sakın incitme bir cânı


Yıkarsın Arş-ı Rahmân'ı.










Allah tüm Hak Dostlarının yüzü suyu hürmetine bizleri doğru yoldan ayırmasın, her iki dünyada da onların sevgisine ve dostluğuna mazhar eylesin.





Allah'ın selam, rahmet ve bereketi üzerinize olsun.





Gönül eri





--------------------------------------------------------------------------------





Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :





Sayın “Gönül Eri”,





Efendim, Alvarlı Efe Hazretlerini bizlere tanıttığınız için size sonsuz teşekkürler ediyoruz. Allah sizden razı olsun. Sitemizi ziynetlendirdiniz. Gönüllerimizi mes’ut ve bahtiyar ettiniz. İnşallah bu güzellikler Allah nasibederse önümüzdeki günlerde de devam eder. Bekliyoruz efendim. Selam, sevgi ve saygıların en içten geleni ile.










Sabri Tandoğan Efendi Hz.


Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]