.
İnsanların çoğu yaptığı işi bir para kazanma aracı ve mecburiyet olarak görür. İşimizi severek yapmak sanki pek azımıza nasip olan bir lütuf gibidir. Her alanda başarılı insanların ortak özelliğine baktığımız zaman sadece çok çalışmadıklarını, işlerini de severek yaptıklarını görürüz. Sevdiğimiz işi seçme şansımız yoksa,yaptığımız işi sevmek ve en iyisini yapmaya çalışmak bize mutluluk ve başarı getirecektir.
Tokyo metrosunda sabah saatlerinde temizlik yapan bir çöpçü, Japonya’ya giden bir yazarın dikkatini çeker. Sıradan bir temizlik değildir bu.Çöpçü, çöp kovasını öyle titizlikle ve özenle temizliyordur ki, sanki çöp kovasının boyasını kazıyordur.
Martin Luther King bu konuda şöyle der: "Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse, Michelangelo’nun resim yaptığı, Beethoven’in beste yaptığı veya Shakespeare’in şiir yazdığı gibi süpürün. O kadar güzel süpürün ki, gökteki ve yerdeki herkes durup;"Burada işini çok iyi yapan, dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyor" desin."
Abraham Lincoln başarısının sırrını soranlara şu cevabı verir: "Hayatımda işi eğlence,eğlenceyi de iş olarak kabul ettiğim için başarı kazandım."
Eczacıbaşı’nın kurucusu Nejat Eczacıbaşı:"Toplumların insan zenginliği, o ülkede mesleğine tutkulu insanların sayısı ile orantılıdır. Bilerek ve isteyerek seçilmiş tutkular, insanların en güzel amaçlarına eşsiz yön vericilerdir.” diyerek başarının sırrının o işe tutkuyla bağlanmak olduğunu anlatır.
Eski Genel Kurmay Başkanlarından Hilmi Özkök, hayatında örnek aldığı ve lider olarak gördüğü insanın bir hamal olduğunu söyler. Genç bir subayken eşyalarını taşıyan hamalın işinden gurur duyması ve o şehirdeki en iyi hamalın kendisi olduğunu söylemesi Hilmi Özkök’ü çok etkiler ve "Görev ne olursa olsun en iyi şekilde yapmayı o hamaldan öğrendim." der.
Bir Hint Atasözü şöyle der: "Başkasından üstün olmanız önemli değildir. Asıl önemli olan dünkü halinizden üstün olmanızdır."
Yaptığımız işi bir önceki günden daha iyi yapmaya çalışırsak hem işimizden keyif alır, hem de kendimizi geliştirmenin mutluluğunu yaşarız.
Amerikalı şair Douglas Malloch ise "en iyi olmayı" şöyle anlatır;
Dağın tepesinde bir çam olamazsan
Fakat oradaki en iyi çalı sen olmalısın
Çalı olamazsan bir ot parçası ol
Bir misk çiçeği olamazsan bir saz ol
Fakat gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın
O zaman en iyi tayfa sen ol
Cadde olamazsan patika ol
Kazanmak ya da kaybetmek önemli değil
Sen her neysen, onun en iyisi ol...
Bir orman müthiş bir hızla yanarken küçük bir serçe yakındaki gölden gagasına su alıp ormanın üzerine bırakıyor ve tekrar göle uçuyormuş. Ormanın yanışını çaresizlikle izleyen hayvanlardan biri gülümseyerek bağırmış: "Ne o, ormanı birkaç damla su ile mi söndüreceksin?" Serçe cevap vermiş: "Benim elimden gelenin en iyisi bu..."
Geri Dön