Konu : Her şeyin hayırlısı...
Gönderen :
Sabri Babadan Mektup
Tarih :
5/12/2017 8:38:32 AM
.
Çocukluğumuzdan beri işitiriz. Hayırlı evlât, hayırlı insan, hayırlı gelin, hayırlı ev, hayırlı iş... Mânevi terbiye alan insanlardan en çok işittiğimiz sözlerden biri de, “hayırdır inşallah” kelâmıdır. “Hayra karşı, hayırlar olsun” sözleri beni çocukluğumdan beri düşündürür. Olayı, insanın fıtri yapısı ile ilgili görüyorum. Resulullah Efendimiz, “Ya hayır söyle, yahut sus” buyuruyor bir Hadis-i Şerifinde. Bana kâinat çapında bir emir olarak yansıyor, düşünüyorum. Bu Hadisin uygulandığı bir evde karı koca arasında hiç kavga gürültü olur mu? Münâkaşaya imkân var mı? Bu Hadisin uygulandığı bir işyerinde meslektaşlar arasında, sevgiden, saygıdan, yardımlaşmadan başka ne olabilir? Bu Hadisin uygulandığı bir ülke, bu Hadisin uygulandığı bir dünya cennet gibi olmaz mı? Bugün, rûhi sorunları olan insanlar çözüm için, şifâ bulmak için psikiyatriste gidiyorlar. Hemen hepsinin karşılaştığı durum şu; en yüksek dozajda müsekkinler yazılıyor. Biz buna aile arasında, “uyuşturucular” diyoruz. Peki bu haplar kime iyi geliyor ki? Kimi iyileştiriyor ki? Ne olur bir sayın doktorumuz çıksa da; evlâdım, sen aile hayatında, iş hayatında, sosyal hayatında bir tek “Ya hayır söyle, yahut sus” Hadisini uygulasan, kısa bir süre sonra bir şeyin kalmaz, desin. Biliyorum bu satırları okuyan bir doktor olsa, dudak büker, gülümser, benimle alay eder. Cahil adam, der. Ama ben çevremdeki birçok insanda bu Hadis-i Şerifin uygulanmasının müspet, hayırlı neticelerini gördüm, tanık oldum. Ne olur evde, işyerinde, çarşıda, pazarda, sokakta, caddede, sinemada, tiyatroda, özel sohbetlerde hep hayır söyleyip, hayır konuşsak. Kendimizle başbaşa kaldığımız zaman duygularımız, düşüncelerimiz yalnız hayra yönelik olsa. Televizyonda, gazetede, dışarıda negatif bir söz, olumsuz bir davranış gördüğümüz zaman, hep hayırlar dilesek. Buna o kadar, ama o kadar çok ihtiyacımız var ki. Kırk üç yılım hukuk mesleği içinde geçti. Bir çok kavgaların, dövüşlerin, yaralamaların, cinayetlerin, yahut küskünlüklerin, kırgınlıkların, dargınlıkların arkasında görülen hep şu idi: Bir tek negatif, olumsuz bir sözün ağızdan çıkışı. İşte o bir tek hayırlı olmayan kelâm, nice boşanmalara, nice üzücü, iç karartıcı durumlara neden oldu. İlk bakışta insana abartma gibi geliyor bu olay. Ama üzerinde ince ince durup düşünülürse, bu söylenen sözlerin az bile olduğu sonucuna varılıyor. O bir tek söz büyüyor, büyüyor, kocaman oluyor, bütün evreni kaplıyor.
Evet, “Cümle yerde Hak nâzır, göz gerektir göresi” diyor, büyük Yunus. Biz bu zanlardan, vehimlerden, korkulardan bir sıyrılsak da, Kur’an-ı Kerimdeki “Ne yana bakarsan bak, Allah’ın vechi oradadır” Âyetini söyleyebilsek.
“Sevmek, devâm eden en güzel huyum” diyebilsek. Hayır düşünsek, hayır söylesek, hayır yapsak. Ve tertemiz bir hayat yaşadıktan sonra, bir gül bahçesine girercesine ikinci hayatımıza başlayabilsek. Allah cümlemize nasip etsin.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.
|