Sayın Aylin hanım,
26.3.2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, bir doğum günü en temiz, en ince, en zarif bir şekilde kutlanabilir de en çirkin, en rezil, en şerefsiz seks partilerine alet edilebilir de. Onun için böyle genel sorular ve onlara verilen genel cevaplar sadece o kimselerin düşünceden, iz’andan, idrakten mahrum olduğunu gösterir. Lütfen, hayat karşısında tavır alırken daha objektif, daha tarafsız, daha ciddi olalım. Olaylara çok yönlü bakalım. Yoksa hayat boyu önyargılar içinde çırpınır, hem kendimiz mutsuz olur, hem karşımızdaki insanlara ıstırap veririz. Hayat, yaşamak, varoluş çok güzel, çok yüce, çok muhteşem bir olaydır. Daracık önyargıların zavallı alanına sığdırılamayacak kadar büyük, yüce ve muhteşem. Aman dikkatli olalım.
Olaya tarihi seyri içinde bakacak olursak bugüne kadar yılbaşı çekilişlerinden ikramiye kazanıp da onu ağız tadıyla yiyen insanlar görülmedi. Geçenlerde bir gazetede okudum. Son üç yılın yılbaşı çekilişinde en büyük ikramiye kazanan üç kişinin üçünün de aynı hapishanede olduğu yazılıyordu. Gazeteci onlarla ayrı, ayrı röportaj yapmış, ve onların izlenimlerini anlatmıştı. Üçü de keşke diyorlardı bu para çıkmasaydı, keşke amorti bile çıkmasaydı. Biz, kendi dünyamızda, kendi küçücük gelirimizle mutlu, huzurlu yaşıyorduk. Ne zaman ki böyle büyük paralarla karşılaştık, tadımız, tuzumuz kaçtı. Nefsaniyetimize kapıldık, kendimizi birşey sandık, olaylara bulaştık. Şimdi acı, acı görüyoruz ki bir zavallıdan başka hiçbirşey değilmişiz. Adına piyango denilen o büyük kumara katılmasaydık başımıza bu büyük felaketler gelmeyecekti. Kıymetli yavrum, lütfen hayatta karşılaşacağımız bütün olayları ezber, peşin, önyargılarla değil de aklınızın, vicdanınızın, idrakinizin, muhakemenizin, mukayenizin arkasından bakınız. Şunu unutmayın ki peşin hükümler kadar insanı hayatta yanıltan, şaşırtan, salaklaştıran hiçbirşey yoktur. Allah, cümlemizi önyargıların tutsağı olmaktan korusun. İnsanlara ve olaylara kendi nefsaniyetimizin, hırslarımızın, şehvetlerimizin, kaprislerimizn zavalılıklarımızın daracık, minicik açısından bakmayalım. Çünkü insan büyük, çok büyük, inanılmayacak kadar büyük yüce, bir varlık. Çünkü insan “ilahi emaneti” yükleniyor. Divan edebiyatının en hassas, en ince, en zarif şairi Şeyh Galip,
“Hoşça bak zatına kim
Zübde-i alemsin sen”
diyor. Hazret-i Ali, “Sen kndini küçük bir cisim sanıyorsun. En büyük alemler senin içinde saklıdır” buyuruyor. O kadar temiz, nezih, lekesiz, güzel bir hayat aşayalım ki içimizdeki mevcut güzelliğe, yüceliğe halel getirmeyelim. Vakti saati gelince emanetimizi tertemiz, bembeyaz sahibine iade edelim.
Kıymetli yavrum, duygularını,düşüncelerini, izlenimlerini belirten yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Düşünüyorum, o halde varım Yazan Aylin
Cvp: Düşünüyorum, o halde varım Yazan Sabri Tandoğan