Sayın Sabri Tandoğan,
Tasavvufla ilgilenen bir insan olarak eskiden Mevlana'ya hayranlık duyardım.Eskiden diyorum,çünkü 2002 yılında Hulki Cevizoğlu'nun Mevlana konusundaki programını izleyene kadar.Pek az insanın daha önceden bildiği,ancak büyük bir kesimin "Ceviz Kabuğu" adlı programla haberdar olduğu Mevlana gerçeği sadece beni değil, izleyenlerin büyük bir kesimini şoka uğratmıştı.Çok ilginçtir basın bu konunun üzerinde hiç durmadı. Bu program halkın , eserini okumadan sahiplendiği Mevlana’yı ne derece yanlış yere kutsallaştırdığını çok açık olarak göstermiştir.
Hulki Cevizoğlu, Mevlana ile ilgili iki program yaptı. Programın ilkinde Prof.Mikail Bayram’ın Mevlana ile ilgili sözleri büyük şaşkınlık meydana getirdi. Bu şaşkınlığa uğrayanlardan birisi de Hulki Cevizoğlu idi. Ancak ikinci programda Mesnevi gerçeği ile Hulki Cevizoğlu da tanışmış olacak ki tiksinti oluşturan pornografik ifadeleri müşahade ettikten sonra Mevlana’yı koyacağı yere koydu.Programa katılan İsmail Nacar kendisine Mesnevi'nin bir bölümünü açmasını ve seyircilere okumasını söyledi.Cevizoğlu okumasını bitirdikten sonra konuklarına gerekli bölümü açıklayacağını belirtti. Ancak hikaye çok müstehcen olduğu için bazı bölümlerini sansürleyeceğini de ekledi.Cevizoğlu hikayenin bazı bölümlerini sansürleyerek okurken programın diğer konuğu Namık Kemal Zeybek stüdyoyu terketti.
Bu hikayeyi ve Mesnevi'nin gerçek yüzünü öğrenmek isteyenler Mesnevi'nin 5.Cilt, 1335. beyitine baksınlar veya internetden Mesnevi'yi indirsinler.Bir eşekle, kadının cinsel ilişkisi porno kitaplarını aratmayacak müstehecinlikte detaylara inilerek uzun uzun anlatılmaktadır.Normal bir insanının yüzü kızarmadan okuması imkansızdır. Bu hikayeyi okuduktan sonra Mevlevi derneklerinden insanlar aramaya başladı. Mevlana’yı savunmak için yayına bağlananlara, Cevizoğlu "Allah’ın peygamberi Hazreti Muhammed’i bu kadar savunmuyorsunuz " dedi.
Mevlana'nın hayatını incelediğimiz zaman Mevlana'nın en yakını olan Şems, İran'dan gelmiştir. O dönemde İran Moğol İlhanlıların iktidarlarını kurduğu yerdir. Muhtemeldir ki kendisi Anadolu'daki işgali kalıcı kılmak isteyen Moğol İlhanlılarının emrindeki bir casustur. En yakın arkadaşı Mevlana'yla birlikte Türk teşkilatlanmasına karşı propaganda yaparak etkinliğini yıkmaya çalışmışlardır.Mevlana'nın fikirlerinde Moğol işgaline karşı bir direniş tavsiyesi göremezsiniz. Hatta Moğol işgal kuvvetlerini resmi otorite olarak tanımış, işgalcilere direnenleri isyancı olarak tanımlamıştır.
Rakip aldığı Anadolu Türk direnişçilerin lideri Ahi Evran ve ailesine dönük karalama maksatlı ifadeleri olduğu yine Prof. Mikail Bayram tarafından ifade edilmiştir. Ahi Evran'ın eşi Fatma Bacı'ya yapmış olduğu çirkin saldırılar, Mevlana'nın tavsiye ettiği 'geniş gönüllü olmak, kim olursa olsun insanları sevmek' gibi savunmuş olduğu temel felsefesiyle tam bir çelişki arzeder. Mevlana, öz oğlu Alaadin Çelebi tarafından rededilmiş ve öz oğlu Mevlana'nın rakibi Türk direnişcisi Ahi Evran'ın yanında yer almıştır.Mevlana'nın Türkler safında direnirken öldürülen oğlu Allaaddin Çelebi'nin cenaze namazını kıldırmamış olması buna yorulmuştur.
Anadolu'nun yeniden Hristiyanlaştırılmasının gündemde olduğu şu dönemde tüm Türk ya da İslam tarihinden Mevlana'nın adeta bir cımbızla çekilip alınması ve Batı tarafından baş tacı edilmesi çok ilginçtir. Bunu yapanlar acaba: 'Hepiniz Mevlana gibi bağışlayıcı, tevazu sahibi, kusur örtücü olun ki rahatlıkla gelip topraklarınıza yerleşebilelim' mi demek istemektedirler?