.
Değerli Hocam,
Sizi, sayfa ekibini ve tüm gönül dostlarını sevgi ve saygı ile selamlarım. Siteye çok sık yazamıyorum, ancak her gün yazışmaları takip ediyorum. Hepsinden öğreneceğimiz bir şeyler var. Herkese sonsuz teşekkürler.
Değerli Hocam,
Müsaadenizle nefs ile ilgili Kur’an-ı Kerim’de okuduğum ayeti sizlerle paylaşmak istiyorum;
“Her kim de Rabbinin makamından korkmuş, nefsini kötü arzulardan engellemişse, muhakkak cennettir onun varacağı.”(Naziat Suresi – 40-41. ayet)
Hocam dediğiniz gibi insan okuduklarıyla bir yere varamıyor. Sadece o konuda bilgisini arttırmış oluyor o kadar. Yani dediğiniz üzere nefs kitap okumak ile terbiye olmuyor. Siz bunun için hep bir mürşidin gerekli olduğuna bu mürşidin bize ayna olup, ona göre kendimize çeki düzen vermemiz gerektiğine vurgu yaparsınız. Demek ki insana nefsinin hatalarını ona gösterecek bir ayna gerek. Hamdolsun Rabbim bize bu aynayı nasip etti. İnşallah feyz alıp kendimizi düzeltmemizi de nasip eder.
Efendim, nefsimiz kafasına buyruk, zevkçiliğin peşinden gitmek isteyen, söz dinlemek istemeyen bir yapıya sahip. Ne zaman ki ona sert davranmaya kalkalım, o zaman bize daha çok düşman oluyor, küsüyor. Ancak ona sevgiyle, saygıyla ve yumuşaklıkla yaklaşınca o zaman o da sakinleşiyor. Bu şekilde bir muamele nefsimiz ile Allah arasında bir yol açıyor. Nefsimizi Hakka yaklaştıracak bu yolu hep açık tutmak da Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) buyurduğu gibi "nefsimize yumuşaklık ve şefkat ile muamele” etmemizle mümkün. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Veda Hutbesinde ayrıca “Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır” diyor.
Aman Yarabbi ne kadar çok dikkat etmemiz gerekiyor. Tıpkı bir çocuğun terbiyesi gibi nefsimizin terbiye edilmesi sorumluluğu bize verilmiş. Tıpkı evladımıza yapacağımız muamele, vereceğimiz eğitim gibi nefsimizin de eğitiminden ve ona yaptığımız muameleden sorumluyuz. Onu Hakk yoluna yaklaştırma gayreti göstermezsek, ona zulmedersek hesabı var.
O halde bize düşen, Allah’a yakın olmak hususunda sabırla irademizi ortaya koyarak nefsimiz ile aramızda güzel bir güven ortamı oluşturmak. Hani lafla bir yere varılmaz dersiniz ya, nefsimizi de evladımızı da alıp karşımıza nutuklar çeksek kaç yazar. Ancak biz Allah’a yakın olmak adına irademizi ortaya koyup, her an bir dikkat ve uyanıklık içinde çalışıp çabalarsak, o zaman nefsimizin şımarmaya, bizi ayartmaya, dediğini yaptırmaya da fırsatı inşallah kalmayacak ve bir gün bakmışız ki o da bize ayak uydurmuş. Tıpkı sizin "Evladınız sizde ne görürse onu taklit eder" dediğiniz gibi. Nefsimiz de bizde güçlü bir irade görürse ona uyar diye düşünüyorum. Güçlü bir irade de yine insanın Rabbine yaklaştıkça duyacağı aşk ile orantılı olsa gerek. O iradeyi ortaya koymak da Rabbimizin Kur'an-ı Kerim’de Kamer Suresi 17, 22, 32 ve 40. ayetlerinde tekrar tekrar “Andolsun biz, Kur'anı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?” şeklinde zikrettiği üzere, her adımımızı düşünerek atmamıza bağlı diye düşünüyorum. Bunları yazarken aklıma bir şarkının sözleri geldi:
“Bundan böyle düşünerek atın adımlarınızı,
Elbet bir gün mutluluktan yana alırız payımızı”
Sabır, dikkat, düşünme, irade, çalışkanlık, yumuşaklık, şefkat, merhamet ve sükut, sanırım nefis terbiyesinde çıkmamız gereken basamak taşlarından sadece bazıları. Sükut deyince, düşünüyorum da şikayet ettikçe konuşan nefsimiz. Ağzımızı kapatıp susmak lazım ki nefsimiz susun. Böylece gönlümüzde Hakka giden yollar açık kalabilsin.
Bu arada kendimce yaptığım bir diğer yorum da şu efendim; evladını Allah'ın razı olacağı şekilde yetiştirmek isteyen kişi önce kendi nefsini ıslah etmeli. Allah'ım bunu dileyen bütün insanlara nasip etsin inşallah.
Efendim müsaadenizle sözlerime yine Kur’an-ı Kerim’den ayetler ile son vermek istiyorum. Selamların en güzeli üzerinize olsun. Dualarınızı bekliyor, sevgi ve saygıyla ellerinizden öpüyorum.
“Nefsinin arzusunu ilah edinen, Allah'ın; (halini) bildiği için saptırdığı ve kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız?” (Casiye Suresi – 23. ayet)
“Herkesin nefsi için mücadele ederek geleceği, kendilerine zulmedilmeksizin herkese yaptığının karşılığının eksiksiz ödeneceği günü düşün”.(Nahl Suresi – 111. ayet)
“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”(Nahl Suresi – 90. ayet)
“Allah'a karşı gelmekten sakınanları Rahmân'ın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağımız, suçluları da suya koşan susuz develer gibi cehenneme sevkedeceğimiz günü düşün!” (Meryem Suresi – 85,86. ayet)
“Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan, sonra da Arş'a kurulup işleri yerli yerince düzene koyan Allah'tır. O'nun izni olmaksızın, hiç kimse şefaatçı olamaz. İşte o, Rabbiniz Allah'tır. O halde O'na kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz?” (Yunus Suresi-3. ayet)
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Gül Uçar,
Kıymetli yavrum, mailin öyle güzel, öyle muhteşem ki keşke diyorum herkes bu maili okusa. En ince detaylarıyla nefis konusunu öyle güzel işlemişsin ki söyleyecek söz bulamıyorum. Ellerin dert görmesin. Sağol, varol.
Yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.