Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Kendi kendisi ile mutlu olmayan evlenince hiç olamaz.
Gönderen : Sabri Babadan Mektup
Tarih : 6/8/2017 10:01:25 AM


.


Kıymetli yavrum,
Evliliğe layık olmak için önce fert olarak kendi hayatımızı bir düzene koymamız, mutluluğu kendi içimizde bulmamız gerekir.
Siz gençler tereddütlerinizde haklısınız. Bugün evlenme çağına gelen genç kızlar aynı endişeyi taşıyorlar. Hepsi, karşımıza adam gibi bir adam çıksın istiyorlar. Tabi, bu onların en doğal hakkı. Ama aynı endişe evlenmek isteyen erkekler için de bahis konusu. Madem ki evlilikten amaç karşılıklı olarak el ele verip birbirini sevmek, saymak, hayat yolunda birbirine yardımcı olmak, hayatın acılarını, ıstıraplarını da güzel taraflarını da paylaşmak, birbirini tamamlamak, bir güzelliği yaşamaktır. İki taraf için de aynı endişeler bahis konusu.


Kıymetli yavrum, yalnız bu güzel beraberliğin ortaya çıkabilmesi için iki tarafın da belli bir düzeyde olması gerekmez mi? Karakter, seciye, dürüstlük, temizlik, asalet, incelik, edep, haya iki taraf için de sözkonusu değil midir? Belli bir düzeye gelmeden sırf “evlenmek için evlenen” leri görüyoruz. Korkunç bir trajediyi yaşıyorlar. Körler, körlere yol gösterince ikisinin de gideceği yer uçurum oluyor. İnsan, evliliği istemezden önce acaba ben bir yuva kuracak hale geldim mi, o nitelikleri kazandım mı diye sorması gerekiyor. Günümüzde çok berbat, çok feci bir telakki var. Bir nişan veya bir evlilikten sonra herkes soruyor: Kız güzel mi, oğlan zengin mi? Kriterler bunlar olunca o zaman huzursuzluk, mutsuzluk kapımızı çalmaz mı? Ne demek kız güzel mi, acaba bu güzelliğin yanısıra dürüstlük, temizlik, iffet, asalet, kültür, görgü, incelik, edep ve haya var mı? Eğer yoksa güzellik de beş para etmez. Hergün çevremizde bunun nice örneklerini görüyoruz. Nikah memurunun önünde birbirinin ayağına basarak evlenen çiftler daha ilk günlerden itibaren hayal kırıklığına uğruyor. Birkaç ay sonra soluğu mahkeme koridorlarında alıyorlar. Devam ettirenler her gün kavga döğüş sefilleri oynuyorlar. İnsanın bugünkü modern evliliklere baktıkça tüyleri ürperiyor. Aman Yarabbi diyor.


Evliliği tek ideal haline getirmek korkunç sonuçlar veriyor. Evliliğe layık olmak için önce fert olarak kendi hayatımızı bir düzene koymamız, mutluluğu kendi içimizde bulmamız gerekir. Bir çift düşünün. İki taraf da evlenmeden önce kendi kendisiyle kavgalı, bir yaşama üslubuna ulaşamamış. Şahsiyetini bulamamış. Bunlar biraraya gelse ne olacak? Ancak, kendisine sevgisi, saygısı olanlar bir başkasına sevgi ve saygı duyabilirler. Bugün öyle perişan, öyle zavallı genç kızlar, delikanlılar görüyoruz ki her an iç dünyalarında kendi kendileriyle bir didişme içindeler. Gittikleri yolu, yaşadıkları hayatı beğenmiyorlar. Hatta bazıları kendi kendilerinden nefret ediyorlar. Şimdi böyle iki insan yanyana geldiği zaman ne olacak? Ne olacağı ortada. Hergün ama hergün bitip tükenmek bilmeyen kavgalar, münakaşalar, acı sözler, ithamlar, karşısındakini küçük görmeler. Eksik olsun böyle evlilik. Bana bu tür evlilikler sadece tiksinti veriyor. İnsanın “be kardeşim, sizin evlilik neyinize gerek, sizler önce adam olun, efendi olun, insan gibi yaşamayı öğrenin” diyeceği geliyor.


Kıymetli yavrum, bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi? Hayatın her alanında olduğu gibi evlilik konusunda da “ille” dememeli. Hayatın akışı içinde her şey hallolur. Biz önce kendimizi yetiştirelim, adam olalım. Ondan sonra evliliği düşünelim. Merak etmeyin bizler belli bir uygarlık, efendilik, insanlık, kültür düzeyine gelirsek bizimle evlenmek isteyenler çok olur. Gerçek hayatta sadece güzellik, sadece zenginlik fazla birşey ifade etmiyor. Önce sevilecek, sayılacak, hayran olunacak bir düzeye gelmek gerekiyor.


Gülten Akın bir şiirinde


“Bekleyin, bekleyin, durmaksızın bekleyin


Birgün unutulmuş bir aynadan


Bütün sevgiler size dönecek”


diyor. Biz, kendi kendimizle dost olursak, kendi kendimize sevgi duyacak, saygı duyacak bir düzeye gelirsek pek çok şeyin kendiliğinden halledildiğini göreceğiz. Bir şiirde


“Padişah gelmez saraya,


Hane ma’mur olmayınca”


deniliyor. Biz önce gönül sarayımızı tertemiz, pırıl pırıl bir hale getirelim ki orada melek gibi insanları bekleyelim.


Kıymetli yavrum, söyleyeceklerim bu kadar. Selam, sevgi ve saygı ile.


Sabri Tandoğan (EFENDİ HZ.)
Aziz Ruhu Şad Olsun
Himmetleri Üzerimize Olsun

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]