.
Merhabalar Sabri Amcacığım,
Fikirlerine, letafet dolu yaklaşımına, dolu dolu geçen hayatına kıymet verdiğim; en çok da haklı serzeniş ve çıkışlarına yürekten katıldığım çok saygıdeğer bir büyüğümsünüz.
Anlamıyorum Sabri Amcacığım,
İnsanların bu dünyayı getirdikleri bu hale bakıp Allah'a çamur atmalarını anlamıyorum. Her başarısızlıkta, her yetisizlik halinde işin kolayına kaçmalarını ellerini eteklerini çekmelerini, çabasızlık girdaplarında dönmelerini ve bu durumun sebebini Allah olarak benimsemelerini anlamıyorum. anlam ne zor şeymiş... Durup bakınca şu hızla geçen hayata, durulan yerlerin anlamsızlığına çare bulamıyorum.
Tüm bu saydığım bedbahtlık ve bedbinliğin bende vücut bulmasına şaşıyorum. insan yerdiği şeyleri benimser mi? Tersine bir gelişim bu. bunu görüp bir şey yapamamak çok kötü. Tekamül sürecim geriye sarıyor sanki... Eskiden daha dirayetliydim, şimdi kafam sorunlar ve sorularla dolu. 24 yaşındayım ama 17 de daha kamil idim...
Kendine ne denli yabancılaşıyor insan... Bir tek bunu anlıyorum... Ruhtan konuşursunuz siz. Ruhtan bir yanıt bekliyorum...
Saygılarımla
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
-----------------------------------------------------------
Sayın”Faust”,
Kıymetli yavrum, tekamülde geriye gitmek olmaz. Hayat daima ileriye adım atar. Durum şu: Sen çevrenin etkisi altında kalıyorsun. Çok hassas, çok temiz, ince ruhlu, asil bir kimsesin. Ama çevre radyosuyla, televizyonuyla, gazetesiyle, sinemasıyla, tiyatrosuyla, yaşama tarzıyla seni çok etkiliyor. İçindeki güzellikleri öldürüyor. Pek çok insanda olduğu gibi. Bugün toplumda müthiş bir negatiflik yaşanıyor. Senin gibi pırlanta insanlar bu negatifliğin karşısında gerken mücadeleyi göstermedikleri için geri düşüyorlar. Bu son derece önemli, sosyolojik bir olay. Burada önemli olan doğru tesbiti yapabilmek. Lütfen kendini bırakma. Mücadele et, savaş, dövüş. Türkiye’yi yok etmek isteyen emperyalist güçlerin kölesi olma. Onların bütün amacı cephede yenemedikleri Türk Milletini içinden yıkmak. Lütfen onların ekmeğine yağ sürme. Çık ortaya, aslanlar gibi savaş. Beni yenemezsiniz de. Beni kendinize köle yapamazsınız de. Aslan dövüşürken belli olur. Teslimiyet yok. Sadece ölümüne savaşmak var. Anlaştık değil mi?
Sen pırıl pırıl bir insansın. Akif,
“Billah yaşamak yerde sürünmeye değmez”
diyordu.
“Yürü, bu yol şeref, zafer yolu
Karşında bekliyor seni tanyeri
Yürü, atıl, devir karanlığı
Haydi yürü, durma ileri”
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
--------------------------
“Faust”’un cevabi yazısı:
---------------------------------------------------------------------
Merhabalar Sabri Amcacığım,
Çok teşekkürler ediyorum. Yine sevgi, merhamet ve ışık taşıyan görüş ufkunuzdan geniş bir açı sunmuşsunuz bana da, tıpkı tüm diğer insanlara sunduğunuz gibi.
Bunu yaparken de, başlığa verdiğiniz tanımlamayla ne de güzel özetlemişsiniz derdimi. "varoluş kavgası"...
üzerine cilt cilt kitaplar yazılsa yeter mi? daha alası olabilir mi?
saldırıya açığız Sabri Amcacığım. her an üstümüze yağan bu pislikten kendini koruyabilenler, ruhunu şemsiye eyleyip başlarında gezdiren, ruhlarının kıymetini bilenler. tüm bunları biliyorum.
içinde bulunduğum ruh halini tanımlayamıyorum lakin... bilmek yetmezmiş bazen... şaşıyorum!
"farkındalığın farkındalıksızlığı" diye bir ad koydum bu hale, bir tek böyle tanımlayabiliyorum. gönlüm ruhu biliyor, Rabb'i biliyor, hayat akıyor.
lakin kendini bulmaya gönderilen ruhum, bilip bilmemezliğe girerek kendiyle dalaşıyor!
parça parça eksildiğimi düşünüyorum...
tamam, mücadele etmeye çalışayım dedikçe eylemsizlikte direttiğimi görüp, öylece bakakalıyorum kendime tavandan... "farkında" olan ruhum odamın tavanına kadar yükselip, aşağıda kalan "farkında olamayan" bedenime acıyarak bakıyor...kalbi mühürlenenlerden mi olacağım?
O, zulmedici değildir biliyorum. sebepsiz mühürlenmez kalpler ki insandır kendi kalbinin mührünü kendi "yapma"larıyla eritip, kalbinin üstüne damgalayan..
insanın iç dinamitlerinin tükendiği anlar, dönemler oluyor-muş. galiba o dönemlerden biri beni ziyaret ediyor, cevapsız "bilimsel" sorular, agnostik ve ruhsuz tutumlar eşliğinde. ikiye bölünmüşlük... Allah yekpare eyleye, hayır ede; kıymetsizliği bertaraf edebilmeyi, Yunus' tan bir "karınca nazarı yeteneği"ni de bana ve benim gibi olanlara vere...
duanızı beklerim benim latif Amcacığım...
tekrar çok teşekkür ediyorum size.
saygıyla, sevgiyle.
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
-------------------------------------------------------------------------------
Sayın “Faust”,
Kıymetli yavrum, mailini okurken gözümün önünde Necip Fazıl’dan mısralar belirdi:
“Azdırma rahat bırak içimdeki deliyi
Bana sorma, benim de bilmediğim gizliyi”
“Aynalar, söyleyin bana, ben kimim”
Sevgili yavrum, insanoğlu bir bilinmeyenler yumağı. Birkaç ay evvel çıkan bir kitabın ismi “Dokuz Yüz Katlı İnsan”dı. Alexi Carel, insanı anlatırken “İnsan bu, meçhul” diyordu. Bir atasözünde “Hayvanın alacası dışında, insanın alacası içinde” der. Atila İlhan, bir şiirinde
“Anladım imkansız şey, bir insanın bir başka insanı anlaması”
diyordu. Bana kalırsa yavrum, bir süre bu kendi kendini didikleme huyundan vazgeç. Sadece birtakım güzellikleri yap. Unutma ki en güzel ibadet insanları sevmek ve onlara faydalı olmaktır. Hepsi bu kadar.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Onun ve Hakka Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.